Hanau Katliamı Sonrası Almanya’da Irkçılık Tartışması: “Zehir Yayılıyor, Panzehir Üretilmiyor”

İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, Almanya’daki ırkçılığın geldiği tehlikeli noktayı anlattı: “Artık yabancı düşmanlığı değil, açık bir Müslüman karşıtlığı var. Devlet hâlâ görmek istemiyor.”

Almanya’nın Hanau kentinde 19 Şubat’ta gerçekleşen ırkçı saldırının ardından, ülkede yükselen İslam karşıtlığı yeniden tartışma konusu oldu. Gazeteci Mustafa Ekşi’nin arşiv röportajında konuşan İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, “Bu zehir toplumun damarlarına kadar işledi. Siyaset hâlâ panzehiri üretmiyor” dedi.

“450 camiyi temsil ediyoruz, toplumla köprü kurmaya çalışıyoruz”

Kesici, İslam Konseyi’nin Almanya genelinde en eski Müslüman çatı kuruluşu olduğunu hatırlattı:

“Yaklaşık 450 cami bize bağlı. Eyaletlerle din dersi, manevi rehberlik, ilahiyat fakülteleri gibi konularda muhatap alınıyoruz. Alman kamuoyu ile Müslüman kamuoyu arasında köprü kurmak bizim en temel görevimiz.”

“Yabancı düşmanlığı artık İslam düşmanlığına dönüştü”

Kesici, yıllardır uyardıkları gerçeğin artık istatistiklere de yansıdığını belirtti:

“Eskiden bize ‘Almanya’da İslam düşmanlığı yok, sadece yabancı karşıtlığı var’ deniyordu. Ama 2017’den beri Müslümanlara karşı suçlar ayrı kayda geçmeye başladı. Gördük ki, düşmanlık din temelli. Adı Muhammed, Ahmed ya da Leyla olunca dışlanıyorsunuz.”

İlgili Arşiv Haber

Camiler ve başörtülü kadınlar hedefte

Almanya genelinde camilere yönelik saldırıların hızla arttığını vurgulayan Kesici şöyle konuştu:

“2018–2019 yıllarında 100’ün üzerinde camiye saldırı veya tehdit kaydedildi. Geçen yıl bu sayı 120’yi geçti. Başörtülü kadınlara yönelik hakaretler, tacizler, iş ve okul ayrımcılığı günlük yaşamı etkiler hale geldi.”

“AfD kravatlı ırkçılığı meşrulaştırdı”

Kesici, aşırı sağcı AfD’nin siyasete girmesiyle birlikte nefretin “resmiyet kazandığını” söyledi:

“Postaldan kravat ırkçılığına geçtik. AfD’nin dili, sokaktaki şiddete zemin hazırladı. Üstelik güvenlik kurumları içindeki bazı unsurların da bu ağlarla teması var. Devlet sağdan gelen tehdidi geç fark etti.”

“Hanau’da isimler bile okunmadı”

Hanau’daki anma törenlerine katılan Kesici, gözlemlerini şöyle aktardı:

“Kurbanların isimleri anılmadı, göç kökenleri söylenmedi. Acılı bir babanın kürsüye çıkmasına izin verilmedi. Cumhurbaşkanı, eyalet başkanı ve belediye başkanı konuştular ama ‘Müslüman’ kelimesini bile telaffuz etmediler. Bu, gerçeği görünmez kılıyor.”

“İslam karşıtlığı için de yasal yaptırım olmalı”

Kesici, İslam düşmanlığının artık hukuk zemininde tanımlanması gerektiğini vurguladı:

“Antisemitizm nasıl açıkça suçsa, İslam karşıtlığı da öyle olmalı. Nefret söylemi yapan bir siyasetçi veya medya temsilcisi, aynı yaptırımla karşılaşmalı. Aksi halde bu nefret normalleşir.”

“Panzehir, ortak platform ve açık dayanışmadır”

Kesici, ırkçılığa karşı kalıcı bir sivil platform kurulmasını önerdi:

“İdeolojilerden bağımsız, sadece ırkçılığa karşı bir masa kurulmalı. Yahudi cemaati de dahil herkes bu masada olmalı. Çünkü İslam düşmanı olan çoğu kişi aynı zamanda antisemit de. Bu mücadele ortak verilmezse zehir yayılmaya devam eder.”

“Siyaset güven vermeli”

Son olarak Kesici, devletin ve siyasetin Müslümanlara güven veren bir dil kurması gerektiğini belirtti:

“Polis devriyesi elbette önemli ama asıl ihtiyaç güven duygusu. Siyaset, Müslümanları tehdit değil, partner olarak görmeli. Biz artık sadece korunmak değil, birlikte çözüm üretmek istiyoruz.”

Arşiv Haber