Berlin-
Türkiye’de avukatlık mesleği, mirasçılık süreçleri ve uluslararası hukuki işlemler hakkında açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Anıl Köroğlu, avukatların ücret belirleme süreçlerinden mirasçılık belgesinin alınmasına kadar birçok konuyu ele aldı. Köroğlu, ayrıca Türk ve Alman hukuk sistemleri arasındaki farklara da değindi.
Doç. Dr. Anıl Köroğlu: Türkiye’de Avukatlık Ücretleri, Mirasçılık Belgesi ve Hukuki Süreçler Üzerine Açıklamalar
Avukatlık Ücretlerinde Kanuni Düzenlemeler
Türkiye’de avukatlık ücretleri, Avukatlık Kanunu kapsamında belirli sınırlamalara tabi. Köroğlu, avukatların alabileceği ücretin üst sınırının, dava değerinin %25’i ile sınırlandırıldığını belirterek, “Avukatlar, dava değerinin dörtte birinden fazlasını ücret olarak talep edemez. Aynı zamanda, ücretsiz dava takibi yapmaları da yasaktır. Avukatların ücretlendirme konusunda hem alt hem de üst sınırları kanun tarafından belirlenmiştir” dedi.
Bununla birlikte, avukatların ücret belirlerken farklı kriterleri dikkate alabildiğini belirten Köroğlu, davanın görülme yeri, duruşmalara katılım sıklığı ve avukatın bulunduğu şehir gibi faktörlerin ücretlendirmede etkili olabileceğini ifade etti. “Örneğin, bir avukatın ofisi İstanbul’da olabilir ancak Kayseri’de bir dava takibi yapması gerekiyorsa, bu durumda yol, konaklama ve zaman faktörleri göz önüne alınarak bir ücret belirlenebilir” dedi.
Türkiye’de her baronun asgari avukatlık ücreti tarifesi yayımladığını belirten Köroğlu, “Bu tarifeler, avukatların talep edebileceği en düşük ücretleri belirler ve avukat seçiminde bir ölçüt olabilir” dedi. Ancak, tarafların anlaşması halinde, bu sınırlar çerçevesinde ücretlerin değişebileceğini vurguladı.
Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) ve Hukuki Süreçler
Mirasçılık süreçleri hakkında da detaylı açıklamalarda bulunan Köroğlu, mirasçılık belgesinin alınmasının bir dava süreci olmadığını belirtti. “Burada bir davalı yok, herhangi bir hukuki tartışma da söz konusu değil” diyen Köroğlu, mirasçılık belgesinin noterler aracılığıyla alınabileceğini ifade etti.
Ancak, eğer mirasçılar arasında yabancı uyruklu kişiler bulunuyorsa, sürecin mahkemeler aracılığıyla yürütülmesi gerektiğini vurguladı. “Eğer miras bırakan veya mirasçılardan biri yabancı ülkede yaşıyor ya da yabancı bir vatandaş ise, noterler değil, mahkemeler yetkilidir” dedi.
Mirasçılık belgesi her zaman hatasız olmayabilir. Bazı mirasçılar eksik gösterilebilir ya da miras paylarında yanlışlık olabilir. Köroğlu, bu gibi durumlarda mirasçılık belgesinin iptali için dava açılması gerektiğini belirterek, “Bu noktada artık bir hukuki uyuşmazlık doğar. Bir kişi ‘ben de mirasçıyım’ diyebilirken, diğer taraf ‘hayır, sen mirasçı değilsin’ şeklinde itiraz edebilir. Bu durumda dava süreci kaçınılmaz olur” dedi.
Bu tür davalarda, miras paylarının yeniden belirlenmesi ve eksik ya da hatalı mirasçılık belgelerinin düzeltilmesi için mahkemeye başvurulması gerektiğini ifade eden Köroğlu, özellikle miras davalarının bazen uzun sürebileceğini belirtti.
Alman Hukuku ile Türk Hukuku Arasındaki Farklar ve Dilin Önemi
Türk ve Alman hukuk sistemlerinin farklı yapılar üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Köroğlu, hukuki terimlerin ve kavramların her iki ülkede farklı anlamlar taşıyabileceğine dikkat çekti. “Hukukçular için kelime seçimi son derece önemli. Türk hukukunda kullanılan bir kelime, Almanca’da tamamen farklı bir anlam taşıyabilir ve bu da hukuki işlemlerde yanlış anlamalara yol açabilir” dedi.
Bu nedenle, özellikle uluslararası hukuk işlemlerinde, sözleşmelerin hazırlanması ve hukuki belgelerin çevrilmesi süreçlerinde büyük dikkat gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Köroğlu, “Bir kelimenin bir hukuk sistemindeki anlamı, diğer sistemde farklı olabilir. Bu yüzden tarafların iradelerinin net bir şekilde ortaya koyulması büyük önem taşır” dedi.
Uluslararası Hukuki Süreçlerde Uzman Desteği Şart
Köroğlu, hukuki süreçlerin doğru yürütülebilmesi için uzman hukukçuların danışmanlığına başvurulması gerektiğini belirterek, özellikle uluslararası miras davaları, alacak tahsili ve tanıma-tenfiz davaları gibi konularda, Türk ve Alman hukuk sistemlerine hâkim avukatlarla çalışmanın önemine dikkat çekti.
Türkiye’de yaşanan bir hukuki ihtilaf için Türk hukukçularından, Almanya’da yaşanan bir hukuki mesele için ise Alman hukukçularından destek almanın en sağlıklı çözüm olduğunu vurguladı. İki ülkenin hukuk sistemleri birbirinden farklı olduğundan, bir ülkede yetkin bir avukatın diğer ülkede doğrudan işlem yapabilmesi mümkün değildir.
Doç. Dr. Anıl Köroğlu’nun açıklamalarına göre:
• Avukatlık ücretleri, Türkiye’de kanunen alt ve üst sınırlarla düzenlenmiştir.
• Mirasçılık belgesi bir dava niteliği taşımaz, ancak hatalı veya eksik düzenlenmesi halinde iptali için dava açılması gerekir.
• Yabancı uyruklu mirasçılar söz konusu olduğunda, noterler değil mahkemeler yetkilidir.
• Türk ve Alman hukuk sistemleri arasındaki farklar, hukuki süreçlerde kelime ve kavram seçiminde dikkatli olmayı gerektirir.
• Uluslararası hukuki işlemler ve miras davaları gibi karmaşık süreçlerde, alanında uzman hukukçularla çalışılması önemlidir.
Köroğlu, uluslararası hukuki işlemlerle karşılaşan kişilerin, her iki hukuk sistemine hâkim uzman avukatlarla hareket etmesini tavsiye etti.
Videojournalis:Bedii Selvi