Avrupalı Gözlemcilerden Türkiye’ye Hem Övgü Hem Eleştiri

Avrupalı Gözlemcilerden Türkiye’ye Hem Övgü Hem Eleştiri

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nden bir heyet, Türk hükümetinin davetiyle 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin gözlem faaliyetinde bulundu.

Heyet başkanı Andrew Dawson, Türkiye’de seçim sürecinin teknik olarak çok iyi idare edildiğini söyledi ancak ifade özgürlüğü konusunda bazı eleştirilerde de bulundu.

Dawson, 22 kişilik heyetiyle Türkiye’nin farklı kesimlerinde icra ettikleri gözlem misyonunun ardından ilk tespitlerini Ankara’da düzenlediği basin toplantısıyla paylaştı. Dawson toplantının ardından da VOA Türkçe muhabirinin sorularını yanıtladı.

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Erzurum ve Diyarbakır gibi kentlere gittiklerini belirten Dawson, ‘‘Avrupa Konseyi Türk yetkililerin bu davetinden dolayı çok müteşekkir. 20 farklı Avrupa ülkesinden 22 kişiydik. 10 ekibe bölünerek, Türkiye genelinde çok sayıda farklı kent ve bölgelere gittik. En az 140 sandıkta gözlem yaptık. Şunu söylemeliyim ki teknik olarak seçimler çok çok başarılı idare edildi. Türk yetkililerin haklı olarak gurur duyabileceği şekilde, kurumsal ve lojistik açıdan gerçekten etkileyici bir çalışmaydı. Yüksek Seçim Kurulu’ndaki görüşmelerimiz sırasında kıdemli hakim, Türkiye’nin sistemlerini ve prosedürlerini birçok Avrupa ülkesine önerebileceğini savundu. Benim de gördüğüm kadarıyla bu içi boş bir övünme değil. İzlenen prosedürler gerçekten etkileyiciydi’’ diye konuştu.

Bu süreçte bir iki düzensizliğin olduğunu ancak bu kadarının zaten beklendiğini ifade eden Dawson, Türk halkının seçimlere yoğun ilgisini de överek ‘‘57 milyon seçmen ve yüzde 84 oy kullanma oranı demokrasinin uygulanması bakımından gerçekten etkileyici ve birbirinden farklı, çok sayıda siyasi partinin farklı yerlerde kazanması da olumlu bir gelişme’’ ifadelerini kullandı.

‘Genel anlamda siyasi ortamdan kaygılıyız’

Dawson bununla birlikte bazı olumsuz unsurların da bulunduğunu belirterek, bunları şöyle sıraladı:

‘‘Genel anlamda siyasi ortamdan kaygılıyız. Medyanın çoğulculuğu konusunda kaygılarımız var. Tüm siyasi partilerin medyaya aynı derecede özgür ve kolay ancak düzenli erişiminin olmasının önem taşıdığı düşüncesindeyiz. Bir taraf belirli avantajlardan yararlandırılırken diğer tarafların bu imkandan mahrum bırakılması doğru değil. Siyasi iklimin olabileceğinden daha iyi olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden de seçimlerin özgür ve adil olup olmadığı konusunda bazı kaygılara sahibiz.’’

Ancak Dawson, yüzde 84 katılım oranının ve çok farklı partilerin zaferler elde etmesinin Türk demokrasisinin ‘‘çok dirençli’’ olduğunu gösterdiğini kaydetti.

Dawson bir soru üzerine, Türkiye’deki sürece ilişkin kaygılarına YouTube ve televizyon yayınlarından bir örnek vererek, ‘‘YouTube izlerken farklı siyasi partilerin siyasi reklamlarını gördüm, bu olumlu. Ancak televizyon kanallarına baktığınızda aynı çoğulculuğu göremiyorsunuz ve dolayısıyla haliyle endişeler duyuyorsunuz. Özgür ve adil bir rekabet ortamına sahip olmak, özgür ve adil demokratik prosedürlere sahip olmak kadar önemli. Bizim de kaygı duyduğumuz taraf bu. Yoksa oy kullanma sisteminin kendisi oldukça adil ve sağlam görünüyor’’ diye konuştu.

‘Vatandaşlar korku duymadan görüşlerini ifade edebilmeli’

Dawson, ‘‘Seçimlerin gerçek anlamda demokratik olduğunu ve aynı zamanda Avrupa Konseyi’nin demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ilkelerine uygun olduğunu söyleyebilmek için daha fazlası gerekiyor. Gerçek anlamda bir ifade özgürlüğünün olduğu bir siyasi ortamı, tüm vatandaşların herhangi bir korku duymadan görüşlerini ifade edebilecekleri bir ortamı gerektiriyor bu. Vatandaşlar iktidarda olanları sorgulayabilmeli. Bunu korkmadan ve herhangi bir baskı altında kalmadan yapabilmeli. Bunun için de tabii çoğulcu bir medyanın olması lazım. Yani hem çoğulcu hem de siyasi partilere karşı her açıdan objektif davranan bir medya. Basın özgürlüğünün tam olarak sağlandığı bir ortam gerekiyor’’ diye konuştu.

Aynı zamanda, ‘‘herhangi bir korku duymadan ya da herhangi bir tarafı kayırmadan, hukukun üstünlüğünü ön plana çıkaran’’ bir yargı sisteminin gerekliliğine işaret eden Dawson, yerelde seçilmiş temsilcilerin kendi siyasi görevlerini özgürce yapabilmeleri gerektiğini vurgulayarak, ‘‘Yani özgürce, herhangi bir suçlamadan korkmadan veya birtakım terörist bağlantılar iddiaları olmaksızın bu görevlerini yerine getirebilmeliler’’ ifadesini kullandı.

Dawson, ayrıca devlet kaynaklarının bir siyasi parti lehine diğerlerinden daha çok kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi.

‘Adil ve özgür bir seçim ortamının olduğuna ikna olmuş değiliz’

Dawson özetle şu mesajları verdi:

‘‘Ben ve Avrupa Konseyi Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı güvenlik sorunlarının farkındayız ancak benim görüşüme göre demokrasi tehdit altında olduğunda tehlikede olduğunda bunun çözümü daha az demokrasi değil daha çok demokrasidir. Türkiye'deki terörizm tanımının Avrupa Konseyi standartlarına uygun olmadığının ve özellikle de AİHM içtihatlarıyla uyumlu olmadığının altını çizmek isteriz.

Korkarım ki Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nden gelen gözlemciler olarak biz şu anda Türkiye'de gerçek anlamda demokratik seçimlerin yapılabilmesi için Avrupa değerleri ve ilkeleriyle uyumlu özgür ve adil bir seçim ortamının olduğuna tam ikna olmuş değiliz.’’

‘Bütün HDP belediye başkanları terörist değildir’

Kürt meselesine de değinen Dawson, ‘‘Hiçbir şekilde Türkiye'nin kendi bütünlüğünü ve güvenliğini koruma hakkı ve gerekliliğini gözardı etmiyoruz. Kendi ülkelerini, vatandaşlarını koruma konusunda yaptıkları tüm çalışmaları destekliyoruz. Ancak bütün HDP belediye başkanlarının terörist olduğu ya da terörle bağlantıları olduğu yönündeki iddiaları da kabul etmiyoruz. Lütfen normalleşme politikasına devam edilsin’’ diye konuştu.

’31 Mart seçimleri bir değişim başlatma fırsatı olabilir’

Türk yetkililere çağrıda bulunan Dawson şunları kaydetti:

‘‘31 Mart yerel seçimleri bir değişim başlatma anlamında bir fırsat olarak görülsün. Dün seçilen yerel temsilcilerin kendi görevlerini özgürce ve aynı zamanda Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na göre icra edebilmeleri gerekir. Bu Şart’a Türkiye de taraf olmuştur. Bu aynı zamanda her bir belediyenin kendi görevlerini yerine getirmek için yeterli kaynaklara sahip olması gerektiği anlamına gelir. Bu seçimler Türkiye’de doğrudan demokratik yetki ilkesinin tekrar uygulanması için önemli bir fırsat diye düşünüyorum. Bu fırsattan lütfen yararlanın.’’

Dawson, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerel seçim kampanyasında çok aktif rol üstlenmesine ilişkin görüşünün sorulması üzerine, ‘‘Bu zor bir durum. Biz de bu türden sorular sorduk. Buradaki zorluk şu; Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümet ve devlet başkanı ama aynı zamanda da siyasi parti lideri. Dolayısıyla bir siyasi parti başkanı olarak serbestçe kampanya yürütebilmeli. Sorun; diğer rol ve sorumluluklara da sahip olmasından dolayı bu rol ve sorumlulukların bulanıklaşmamasını sağlamaya özen göstermesi gerekiyor. Bu çok zor, eğer üzerinizde bu kadar yüksek seviyede güç toplamışsanız halkınız kaçınılmaz olarak sorular soracaktır. Diğer Batı ülkelerine bakalım örneğin, bir siyasi parti liderinin yerel seçimlere bu kadar yoğun dahil olduğunu pek görmezsiniz ama rol alırlar. Rol almak değil rol almanın derecesi burada mesele.

Türk Dışişleri’nden açıklama

Dawson’bu açıklamalarının ardından Türk Dışişleri Bakanlığı Hami Aksoy, bir soruya cevaben yazılı açıklama yaptı. Aksoy açıklamasında, Avrupa Konseyi’nin yerel yönetimlerinin temsil edildiği Kongre’nin davet üzerine Türkiye’deki seçimleri izlemesinin bir ilki teşkil ettiğini kaydetti.

Heyete karşı her türlü işbirliği ve kolaylığın gösterildiğini ifade eden Aksoy, heyetin seçimlerin düzgün şekilde idare edildiği yönündeki sözlerine atıf yaptı ancak bir eleştiri de dile getirdi. Aksoy, ‘Öte yandan, ülkemizin bütünlüğü ve güvenliği üzerindeki mutlak hakkını teyit etmekle birlikte, YBYK heyetinin, Gözlem Misyonu’nun görev tanımı dışında kalması gereken ve ne yazık ki gözlemcilerce doğru anlaşılmadığı görülen bazı siyasi nitelikli hususları dile getirmek suretiyle, adil ve özgür seçim ortamı konusunda beyan ettiği şüphe yersizdir’’ dedi.