Abraham Shield Planı Nedir?

İsrail’in Yeni Bölgesel Güvenlik ve Siyasi Vizyonu

Abraham Shield Planı Nedir?
“The Abraham Alliance” – Ortadoğu’da yeni bir dönemin sembolü olarak sunulan bu afişte, İsrail Başbakanı Netanyahu ile birlikte Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, BAE ve Mısır liderleri ile eski ABD Başkanı Donald Trump bir arada gösteriliyor. Görsel, Abraham Shield Planı’nın duyurusunu yapan ‘Coalition for Regional Security’ tarafından hazırlandı ve İran karşıtı bölgesel blok vizyonunu simgeliyor.
2024 sonrası şekillenen bölgesel denklemde, İsrail “Abraham Shield Planı” (İbrahim Kalkanı Planı) adıyla hem askeri hem diplomatik bir strateji ilan etti. Planın temel amacı, İran’ın bölgedeki vekil güçlerini kuşatmak, İsrail’in askeri başarılarını diplomatik kazanımlara dönüştürmek ve Ortadoğu’da yeni bir düzen inşa etmek.
 Planın 6 Ana Maddesi:

1. Gazze Cephesinin Kapanması & Hamas Sonrası Süreç
– Hamas’ın askeri gücünün sonlandırılması
– Rehinelerin serbest bırakılması karşılığında IDF’nin çekilmesi
– Geçici teknokrat hükümet kurulması ve Arap güçlerce denetim
– “De-Hamasification” (toplumsal radikalizmden arındırma) süreci
– Gazze’de nakit paranın kaldırılması ve sıkı mali denetim
2. Lübnan’da Sıfır İhlal Politikası
– BM 1701 çerçevesinde Hizbullah’a karşı düzenleme
– İsrail’in provokasyonlara sıfır tolerans politikası
– Lübnan ordusunun güçlendirilmesi ve İran etkisinin kırılması
3. Suriye’de İran’a Karşı Tampon Bölge Stratejisi
– Golan Tepeleri’nde tampon bölge korunacak
– İran’ın silah geçişi engellenecek
– Yeni, sorumlu bir Suriye yönetimi için bölgesel iş birliği (özellikle Türkiye ile)
4. Suudi Arabistan’la Normalleşme ve Abraham İttifakı
– İsrail-Suudi barışının imzalanması
– “Abraham Alliance” kurulması (İsrail, Mısır, Ürdün, BAE, Fas, Sudan vs.)
– Ortak ekonomi, teknoloji, altyapı projeleri ve güvenlik ağı
5. İran’a Karşı Kuşatma ve Nükleerleşmenin Önlenmesi
– İran’ın bölgesel vekil ağının kesilmesi
– Nükleer programın diplomatik ve askeri yollarla durdurulması
– “Ahtapotun başı” olarak tanımlanan İran’ın izole edilmesi
6. Filistinlilerle Aşamalı Ayrışma Planı
– Filistin yönetiminde reform, yolsuzlukla mücadele
– Hamas’ın siyasi sistem dışında tutulması
– Eğitim ve toplumsal yapının radikalizmden arındırılması
– On yıl içinde, koşullu bir şekilde Filistinlilerle ayrı yapılar kurulması
– Başarılı reformların ardından Filistinlilerin Abraham İttifakı’na dahil edilmesi
 Yeni Ortadoğu Vizyonu mu, Eski Sömürge Paradigması mı?
Ortadoğu sokaklarında artık yalnızca füzeler değil, görseller de konuşuyor. “Abraham Alliance” başlıklı afiş, Batı destekli yeni bir bölgesel düzeni ilan ederken, aslında çok daha derin ve çelişkili bir mesaj taşıyor: Bu gerçekten bir barış ittifakı mı, yoksa İsrail’in güvenliğini merkeze alan, halkları değil rejimleri muhatap kabul eden bir yeniden biçimlendirme girişimi mi?
Afişteki liderlerin ortak özelliği şu: Hepsi ya halihazırda İsrail ile normalleşme sürecinde yer alıyor ya da ABD eksenli bölgesel politikalarda “makbul” sayılan rejimleri temsil ediyor. Fakat fotoğrafta görünmeyenler çok daha belirleyici: Filistinliler yok. Lübnan halkı yok. Irak, Suriye, Yemen gibi savaş yorgunu toplumlar yok. “Yeni Ortadoğu” denilen bu tabloda, halkların iradesine ya da tarihsel kırılmalara yer bırakılmıyor.
Donald Trump’ın merkeze yerleştirilmesi yalnızca nostaljik bir vefa değil; bu, Abraham Anlaşmalarının onun şahsında bir tür kurtarıcı mitosla özdeşleştirilmesi demek. Halbuki Trump’ın dış politikasındaki tek yönlülük, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması gibi kararlarla bölgedeki krizi daha da derinleştirmişti. Şimdi aynı figür, “barış” markasının simgesi olarak sunuluyor.
İsrail açısından bakıldığında, Abraham Shield Planı bir güvenlik stratejisi değil, bir hegemonya projesidir. İran’ı kuşatmak, Hamas’ı ortadan kaldırmak, Suriye’yi tampon ülkeye dönüştürmek, Lübnan’daki Hizbullah etkisini sıfırlamak ve tüm bunları yaparken bölgedeki otoriter Arap rejimleriyle stratejik ortaklık kurmak, güvenliğe değil kontrolün yeniden dağıtımına hizmet eder.
Görselde kullanılan dil ve imgelem, barış söylemiyle birlikte örtülü bir güç propagandası taşıyor. Bir tür vitrin düzenlemesi… Ancak vitrinin ardındaki gerçek şu: Ortadoğu’da barış, ancak adaletle mümkün olur. Filistin meselesini görmezden gelen hiçbir plan kalıcı olamaz. Halkların onayı olmadan imzalanan her “normalleşme”, yalnızca yeni krizlerin zeminini hazırlar.
Bu afiş, bize Ortadoğu’nun yeni bir geleceğe değil, Batılı çıkarlarla dizayn edilen eski bir düzene yeniden mahkûm edilmeye çalışıldığını söylüyor. Görkemli sloganların ardında, bastırılan sesler, çözümsüz kalan çatışmalar ve susturulmuş halklar var. Ve barış, gerçek anlamda ancak onların sesi duyulduğunda başlayabilir.