9 Mayıs Avrupa Günü’nde Türkiye’nin Avrupa serüveni: Nereden nereye?

Avrupa Birliği’ne “en kıdemli aday ülke” konumundaki Türkiye’nin, 60 yıldan uzun süren bu serüvende gelinen noktada, üyelikten giderek uzaklaştığı görüşü hâkim. VOA Türkçe, vatandaşlara Türkiye’nin Avrupa yolculuğunun nasıl devam etmesi gerektiğini sordu

9 Mayıs Avrupa Günü’nde Türkiye’nin Avrupa serüveni: Nereden nereye?
1999’da AB üyeleri tarafından Türkiye aday ülke olarak resmen kabul edildi. AK Parti'nin iktidara gelmesinin ardından ise 3 Ekim 2005'te tam üyelik müzakerelerine geçildi.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaralarını sarmakta zorlanan Avrupa, böylesine yıkıcı bir felaketin tekrar yaşanmaması için 74 yıl önce biraraya geldi. 9 Mayıs 1950’de Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman’ın, kıtada kalıcı barışın sağlanması ve organize bir Avrupa kurmak amacıyla açıkladığı Schuman Planı, Avrupa Birliği’nin de (AB) doğum belgesi oldu.

1985'te Milano’da biraraya gelen Avrupa liderlerinin aldığı kararla, yaşlı kıtanın birlik ve barış içinde yaşamasının temellerinin atıldığı 9 Mayıs, Avrupa Günü olarak kutlanıyor.

Türkiye’nin 60 yılı aşkın Avrupa serüveni

Türkiye’nin Avrupa’nın parçası olma çabası, 31 Temmuz 1959'da Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) yapılan ortaklık başvurusu ile başladı.

1999’da AB üyeleri tarafından Türkiye aday ülke olarak resmen kabul edildi. AK Parti'nin iktidara gelmesinin ardından ise 3 Ekim 2005'te tam üyelik müzakerelerine geçildi. Ancak başta Kıbrıs sorunu yüzünden birçok faslın kapalı kaldığı ve yavaş ilerleyen müzakere süreci, 2016’dan bu yana durma noktasında.

60 yıldan uzun süren Avrupa serüveninde gelinen noktada, en kıdemli aday ülke konumundaki Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaştığı görüşü hâkim.

60 yıldan uzun süren Avrupa serüveninde gelinen noktada, en kıdemli aday ülke konumundaki Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaştığı görüşü hakim.
60 yıldan uzun süren Avrupa serüveninde gelinen noktada, en kıdemli aday ülke konumundaki Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaştığı görüşü hakim.

“Erdoğan sağ olsun, benim oyum her zaman ona ama bir tane komşu bırakmadı”

VOA Türkçe Türkiye’nin Avrupa yolculuğunun nereden nereye geldiğini ve nasıl devam etmesi gerektiğini vatandaşlara sordu.

İzmir’de yaşayan ev kadını Şükran Semerci, Türkiye’nin AB’ye girmesini gerekli görmediğini söyledi.

Buna karşın Türkiye’nin başta Batı ülkeleriyle komşuluk ilişkilerinin giderek bozulduğunu da savunan Semerci, “Bizi şimdiye kadar almadılar. Avrupa Birliği Türkiye’ye ne katacak, bunu sorgulamamız gerekiyor. Onlar bizi almamakla sanki cezalandırğını sanıyor ama bana göre çok da tın. Türkiye bence kendine yeter ama komşuluk ilişkilerimizin de düzgün olması gerekiyor. Erdoğan sağ olsun, benim oyum her zaman ona ama bir tane komşu bırakmadı. Bu da yanlış bir politika” dedi.

Semerci, Avrupa’daki hayat tarzını da beğenmediğini söyleyerek, “Ben de kaldım yurt dışında. Çok da bir cazibesi yok. Bir kere aile yok. Özgürlükten bahsediyoruz ama özgürlükler aynı zamanda insanları disipline eder. Mesela Hollanda’da her şey serbest, eşcinsellere evlilik hakkı verildi, eroin serbest bırakıldı. En mutsuz ülke şu anda. Şimdi artık geri de alamıyor. Demek o kadar özgürlük de çok iyi değil” diye konuştu.

“Türkiye tamamen yozlaştı, doldurdular Suriyeliler'i, Afrikalılar'ı”

Ev kadını Nursel Kırcalı ise Avrupa’yla ilgili düşüncelerini, “Ben Avrupa ülkelerini hiç sevmiyorum ama Türkler için bir kurtuluş yerine dönüştü. Gençler oraya gidiyor, çalışıyor, daha iyi para kazanıyor. Ben sevmiyorum, Avrupa ülkeleri bize çok düşmanlar. Özellikle Gazze konusunda, İsrail’e çok destek oldular” diye ifade etti.

Türkiye’nin artık bir Avrupa ülkesi olmadığını kaydeden Kırcalı, “Toprak olarak sadece bizim İstanbulumuz, Edirnemiz Avrupa’da. Kültür olarak Avrupa’nın bir parçası değil. Hele şimdi Türkiye tamamen yozlaştı. Arap ülkesi gibi oldu. Doldurdular Suriyeliler'i, Afrikalılar'ı. Kesinlikle ilgisi yok Avrupa’yla” dedi.

Türkiye’nin AB’ye içinde bulunduğu koşullarda giremeyeceğini belirten Kırcalı, “Türkiye’de kanunlardan dolayı özgürlükler kısıtlı, insanlara söz hakkı vermiyorlar, gazetecileri hapse tıkıyorlar” diye konuştu.

“Bu yönetim zihniyetiyle olmaz bu iş”

İzmir’de çiçekçilik yapan Cevat Dana ise Avrupa ülkelerinin adalet yönünden Türkiye’den önde olduğunu kaydetti. Dana, Avrupa ülkelerini temizlik açısından da beğendiğini söyledi. Dana, hem Türkiye’nin kültürel olarak Avrupa’nın gerisinde olduğu hem de AB’ye ekonomik olarak yük getireceği gerekçesiyle üyeliğe alınmadığını savundu.

AK Parti hükümetini AB’ye üyelik sürecinin başından bu yana samimi bulmadığını da dile getiren Dana, “Onların yolu zaten Avrupa’yla ayrı. Oraya girerse sanki dinden uzaklaşacakmış gibi görüyorlar. Hâlâ etek boyu peşindeler. Bayan Milli Voleybol Takımımıza bile teşhirci diyorlar. Onun için bu yönetim zihniyetiyle olmaz bu iş” dedi.

AB uyum sürecine siyasi ve ekonomik reformlarla kararlı başlayan AK Parti iktidarı 19 yılda AB’ye adeta rest çeker aşamaya geldi.
AB uyum sürecine siyasi ve ekonomik reformlarla kararlı başlayan AK Parti iktidarı 19 yılda AB’ye adeta rest çeker aşamaya geldi.

“Türkiye Batı’dan çok Doğu ülkeleriyle dost”

Türkiye’nin AB’nin parçası olmasını en çok isteyense gençler. 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ayliz Aydar, Avrupa’yı her açıdan Türkiye’den gelişmiş bulduğunu söyledi.

Aydar, “Refah olarak, teknoloji olarak, ekonomi olarak gelişmiş durumda. Biz şu anda bir Avrupa ülkesi bence değiliz. Olsak çok iyi olurdu. Açıkçası ülkenin başındakilerin ülkeyi düzgün yönetemediğini düşünüyorum. Eğer stratejik olarak düzgün yönetebilselerdi bence girebilirdik diye düşünüyorum” dedi.

Aynı yaştaki diğer bir üniversite öğrencisi Emre Yavuz ise “Avrupa benim için ileri görüşlülük, insan hakları açısından dünya çapında en gelişmiş bölgeyi ifade ediyor. Fakat ne yazık ki ülkemiz Avrupa standartlarının fazlasıyla gerisinde. Bu sebepleAvrupa Birliği bizi almamakta gerçekten haklı. Ben bir Türk vatandaşı olarak tabii ki Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini isterim. Fakat şu anki siyasal düzenimiz ve hükümet sağ olsun, Avrupa’ya göre çok geri kalmış durumdayız” diye konuştu.

Yavuz, Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine yakın coğrafi konumunun yanı sıra siyasi ilişkilerinin de AB’ye girmesine engel oluşturduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin siyasal dostluklarına baktığımızda, Batı ülkelerine nazaran Arap ülkeleriyle, Doğu ülkeleriyle daha samimi olduğunu görüyoruz. Bence bu, Avrupa Birliği’nin isteyeceği bir durum olmayacak. Bu sebeple Türkiye’yi dışarıda bırakmayı tercih ettiklerini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı, AB Komisyonu'nun dün yayınladığı Türkiye raporuna tepki gösterdi
İLGİLİ HABERLER

AB Komisyonu’nun Türkiye raporuna tepki: "Mesnetsiz iddiaları reddediyoruz"

AB 2023 genişleme raporu: “Türkiye birlikten uzaklaşmaya devam ediyor”

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinden giderek uzaklaştığı AB raporlarına da yansıyor. Birliğin yürütme organı Avrupa Komisyonu, en son 8 Kasım 2023’te açıkladığı raporda, Türkiye’nin AB’den uzaklaşma eğilimini geriye döndürecek bir adım atmadığını kayda geçirdi. Türkiye’nin son yıllarda insan hakları, temel özgürlükler, sivil toplum ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda ciddi gerileme içinde olduğu kaydedildi.

Raporda, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen hapiste tutulması eleştirildi. İsrail-Hamas savaşının ardından dış politikada Türkiye’nin AB’ye uyumunun yüzde 10’a indiği vurgulandı.

AB sınırlarının doğuya genişlemesi konusunda tarihi kararlar alınan 14-15 Aralık'taki liderler zirvesinde de Türkiye konusu pas geçildi.
AK Parti iktidarında uyum reformlarından rest çekme aşamasına
AB uyum sürecine siyasi ve ekonomik reformlarla kararlı başlayan AK Parti iktidarı ise tam üyelik müzakerelerinin başlamasının ardından geçen 19 yılda AB’ye adeta rest çekme aşamasına geldi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Eylül 2023’te yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği Türkiye'den kopmanın gayreti içerisindedir. Bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve gerekirse Avrupa Birliği ile yolları ayırabiliriz” dedi.

Erdoğan, 1 Ekim 2023’te yaptığı açıklamada da "Avrupa Birliği'ne rağmen sabırla bugünlere getirdiğimiz tam üyelik sürecimizde yeni dayatmalara, yeni şartlara tahammülümüz kalmadı. Türkiye olarak 60 yıldır kapısında bekletildiğimiz Avrupa Birliği'nden herhangi bir beklentimiz yok” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi, adalet ve özgürlükler noktasında Kopenhag Kriterleri'ni gerekirse Ankara kriterleri yapacağını ve yine yola devam edeceğini de söyledi.