Berlin’de bulvar gazetesi manşeti: “Sosyal yardım alan Türk aile babası günde 6500 Euro harcadı”
Berlin’de hafta sonu yayımlanan bulvar gazetesinin manşeti yine tartışma yarattı. Sosyal yardım yolsuzluğu davası haberleştirildi ancak öne çıkarılan asıl unsur sanığın etnik kimliği oldu. Bu durum, Almanya’da göçmenler ve özellikle Türkler hakkında medya dilini yeniden sorgulatıyor.

Berlin’de hafta sonu yayımlanan ve çok okunan bir bulvar gazetesi, manşetine çarpıcı bir başlık taşıdı. Haberde işsiz olduğu belirtilen bir kişinin, sosyal yardımları kötüye kullandığı ve “günde ortalama 6500 Euro harcadığı” iddia edildi. Berlin’deki mahkeme, söz konusu kişiyi üç yıl altı ay hapis cezasına çarptırdı. Ayrıca 291.475 Euro tutarında bir tazminat ödemesine hükmetti.
“Türk aile babası” vurgusu
Haberde, sanığın kimliğinden önce “Türk aile babası” tanımı öne çıkarıldı. Bu vurgu, Almanya’da kriminal haberlerde sıkça tartışılan bir konuyu yeniden gündeme getirdi. Zira benzer suçları işleyen Alman vatandaşlarının haberlerinde “Alman aile babası” ifadesi manşet olmazken, göçmen kökenli sanıklar söz konusu olduğunda etnik etnik kimlik çoğu zaman başlığa taşınıyor.
Mahkemeler etnik kimliğe göre ceza vermez
Bilindiği üzere Alman mahkemeleri, cezaları suçun niteliğine göre belirliyor. Yani suçun işleniş biçimi, deliller ve failin kişisel geçmişi dikkate alınıyor. Etnik kimlik, cezanın ağırlaştırıcı ya da hafifletici unsuru değildir. Eğer bir ülkede suç ve ceza, kişinin kökenine göre yönlendirilirse bunun adı hukuk devleti değil, ırkçılık olur. Almanya gibi hukuk devleti iddiasında bulunan bir ülkede bu ayrımın yapılması özellikle önemlidir.
Gazetecilik etiği tartışması
Bu noktada asıl tartışma, yargının değil medyanın haber sunumunda düğümleniyor. Bir kişinin etnik kökeninin habere doğrudan bir katkısı yoksa, onu ön plana çıkarmak kamuoyunda belli bir topluluğu damgalama etkisi yaratıyor. Bu durum, bireysel bir suçun toplumsal kimliğe mal edilmesine yol açabiliyor.
Berlin’deki dava, yalnızca bir sosyal yardım yolsuzluğu meselesi değil; aynı zamanda Alman medyasının haber dili üzerine düşünmemizi gerektiren bir örnek oldu. “Türk aile babası” ifadesi, aslında bireysel bir suçu etnik bir meseleye dönüştürme riskini taşıyor. Oysa sorulması gereken soru çok basit: Her kriminal zanlının etnik kökeni başlıkta yer alıyor mu, yoksa bu yalnızca Türklere ve göçmen kökenlilere özgü bir uygulama mı?