"Kamu Borcu COVID Öncesi Tahminlerden Hızlı Büyüyor"

Uluslararası Para Fonu (IMF) Mali İşler Bölümü Başkanı Vitor Gaspar, kamu borcunun COVID-19 pandemisi öncesindeki tahminlere kıyasla daha hızlı yükseldiğini ve borcun daha fazla olduğunu söyledi

"Kamu Borcu COVID Öncesi Tahminlerden Hızlı Büyüyor"

Uluslararası Para Fonu (IMF) Mali İşler Bölümü Başkanı Vitor Gaspar, kamu borcunun COVID-19 pandemisi öncesindeki tahminlere kıyasla daha hızlı yükseldiğini ve borcun daha fazla olduğunu söyledi. Gaspar, kamu borcunun hızlı artışında dünyanın en büyük iki ekonomisi olan Amerikan ve Çin ekonomilerinin başı çektiğini kaydetti.

Ülkelerin yüzde 60'ının kamu borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının, COVID pandemisiyle bağlantılı artış sonrasında 2028 yılına kadar düşeceği tahmin ediliyor. Ancak Brezilya, Çin ve Amerika'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda büyük ekonominin kamu borcunun, GSYH'ya oranının hızla arttığı kaydediliyor.

Vitor Gaspar, küresel kamu borcunun 2020 yılında GSYH'nın neredeyse yüzde 100'ü oranında arttığını, 2022 yılına varıldığındaysa son 70 yılın en hızlı düşüşünün görüldüğünü, ancak pandemi öncesi seviyenin yaklaşık 8 puan üzerinde seyretmeye devam ettiğini söyledi.

IMF Mali İşler Bölümü Başkanı, bu oranın normalleşmek yerine bu yıl yeniden yükselişe geçmesinin beklendiğini, 2028 yılında kamu borcunun GSYH'nın yüzde 99,6'sını oluşturacağını kaydetti. 2028, IMF'nin tahmin sürecinin son yılını oluşturuyor.

Reuters haber ajansına konuşan Vitor Gaspar, "Kamu borcunun GSYH'ya oranının hızla artacağının öngörüldüğü çok sayıda büyük ve gelişmiş ekonomiyle, büyük ve gelişmekte olan piyasa ekonomileri var. Brezilya, Çin, Japonya, Güney Afrika, Türkiye, Amerika ve İngiltere bu ülkeler arasında. Egemen etkiyse en büyük iki ekonomiden geliyor" dedi.

Gaspar, düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerdeyse bunun tersi bir durumun gözlendiğini, kamu borcunun GSYH'ya oranla artışının pandemi döneminde orta düzeyde seyrettiğini, şimdiki tahminlere göreyse önümüzdeki yıllarda pandemi öncesinde tahmin edilen seviyelere gerilemesinin öngörüldüğünü belirtti.

IMF, Mali Gözlem raporunda, sıkı bütçe kısıtlamalarının ve artan gıda güvensizliğinin yoksullukla mücadele çabalarını sekteye uğrattığını ve Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne erişme yolundaki ilerlemeyi engellediğini bildirdi.

'Kıyamet döngüsünden' kaçınma çabaları

İleriye yönelik olarak tüm ülkelerin maliye ve para politikalarını enflasyonla mücadeleyle yakından uyumlu hale getirmesi ve kriz durumunda kullanılabilecek tamponlar oluşturması gerektiğinin altını çizen Gaspar, yeterli tampon oluşturmayan ülkelerin herhangi bir kriz durumunda daha uzun ve derin resesyon dönemleri geçirmek zorunda kaldığını söyledi.

Risklerin yüksek olduğu uyarısı yapan IMF'nin Mali Gözlem raporu, borç kırılganlıklarının azaltılmasının, özellikle düşük gelirli ülkeler için öncelik olması gerektiğini kaydediyor. Rapora göre, 39 ülke şimdiden borç sıkıntısında ya da bu seviyeye yakın durumda.

Rapor, Amerika ve İsviçre'de bankacılık sektöründe kısa süre önce yaşanan sorunların, genişleyen bir mali kriz riskini arttırdığını, bu durumun, hükümetlerin müdahale etmesi halinde kamu sektörü bilançolarında daha fazla baskı oluşturacağını kaydediyor.

Raporda ayrıca yeni sorunların çıkmasına ve sorunların kötüleşmesine karşı önlem almak için kriz yönetimi çerçevelerinin ve sorunlu kurumlarla başa çıkmak için rejimlerin güçlendirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

IMF Mali İşler Bölümü Başkanı Vitor Gaspar, "Olası en kötü krizler arasında mali krizle aynı anda devlet borcu krizi yaşanması yer alıyor. Buna da kıyamet döngüsü deniyor" dedi.

Gaspar, mali riskler kontrol altında tutulduğu sürece enflasyonla mücadelenin en büyük öncelik olduğunu, daha sıkı mali politikaların talebi dizginleyebileceğini ve böylelikle daha agresif faiz artışlarına olan ihtiyacın azaltılabileceğini vurguladı.