Merkez Bankası 27 ay sonra faizi arttırdı: Politika faizi yüzde 8,5'ten yüzde 15'e çıkarıldı

Merkez Bankası yüzde 8,5 olan politika faizini yüzde 15'e çıkardı. Merkez Bankası faiz artışının süreceği mesajını,"enflasyon görünümü iyileşene kadar faiz kademeli arttırılacak" ifadesiyle verdi

Merkez Bankası 27 ay sonra faizi arttırdı: Politika faizi yüzde 8,5'ten yüzde 15'e çıkarıldı

İSTANBUL - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 650 baz puan artırarak yüzde 15'e çıkardı.

Böylece Merkez Bankası 27 ay sonra faizi attırarak yüzde 8,5'ten yüzde 15'e çıkarmış oldu. Merkez Bankası faiz kararını duyurduğu açıklamasında faiz artışının süreceği mesajını,"enflasyon görünümü iyileşene kadar faiz kademeli arttırılacak" ifadesiyle verdi.

PPK açıklamasında, "Kurul, mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirecektir" denildi.

Enflasyonun en kısa sürede düşürülmesi için parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar verildiğinin vurgulandığı açıklamada, bütün dünyada merkez bankalarının enflasyonu düşürmeye yönelik tedbirler aldıkları belirtildi.

"Parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda kademeli olarak güçlendirilecek"

Türkiye'de yakın döneme ilişkin göstergelerin enflasyonun ana eğiliminde yükselişe işaret ettiğine vurgu yapılan açıklamada, şöyle denildi:

"Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir. Enflasyon ve enflasyon eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.

Parasal sıkılaştırma sürecinin başlaması ile para politikasının etkinliği artacaktır. Bununla birlikte, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak hedefiyle, TCMB cari dengeyi iyileştirecek stratejik yatırımları desteklemeye devam edecektir."

En son toplantısını 25 Mayıs’ta gerçekleştiren PPK, “politika faizi” olarak kabul edilen “bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının" son üç aydır olduğu gibi yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermişti.

Karar metninde, “Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır” ifadelerini kullanarak, “düşük faiz” stratejisinden sapma olmayacağını vurgulayan PPK’nın, faiz artırımına gitmesine kesin gözle bakılıyordu.

Kavcıoğlu gitti ama PPK üyeleri değişmedi

Yeni PPK’ya Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı seçilmesinin ardından Şahap Kavcıoğlu’nun yerine Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan Hafize Gaye Erkan başkanlık etti.

Eylül 2021’de başlanan indirim tercihiyle Şubat 2023’e gelindiğinde 19’dan yüzde 8,5’e kadar faizi indiren kurulun başkanı Şahap Kavcıoğlu BDDK Başkanı olarak görevlendirmiş olsa da, PPK’da yer alan diğer üyeler Mustafa Duman, Elif Haykır Hobikoğlu, Taha Çakmak ve Emrah Şener yerlerini koruyor.

Uluslararası bankalar ve kredi derecelendirme kuruluşları politika faizinde yüzde 25 ila 45 artış umuyor

VOA Türkçe’nin konuştuğu ekonomistler de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “rasyonel politikalara dönüş” mesajının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakü dönüşü uçakta gazetecilere Şimşek’i kast ederek, “biz tabii kendisine burada atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası’yla beraber atmasını kabullendik” demesinin faiz artışının kaçınılmaz hale getirdiğini söylüyordu.

ABD yatırım bankası Goldman Sachs yüzde 40 faiz artışı beklerken, kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s yüzde 25-30, Fitch ise JP Morgan gibi yüzde 25 civarında bir faiz artırımı bekleyişinde olduğunu açıklamıştı.

Başlevent: “Alıştıra alıştıra faiz artışını vadeye yayacaklar”

Ekonomist Cem Başlevent ise birçok başka iktisatçı gibi TCMB PPK’nın kademeli bir faiz artırımına gideceğini öngörmüştü.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Profesör Başlevent, “Kulislere bakılırsa çok büyük bir artış olmayacak. Yeni guvernör Hafize Gaye Hanım da Merkez Bankası çalışanları ile yaptığı bir görüşmede ‘aşırı şok etkisi yaratmayacak' tedrici bir artış olacak demiş. Alıştıra alıştıra faiz artışını vadeye yayacaklar. Zira etkisini görmek isteyeceklerdir. Düşük faizli bono kağıtları 2008 krizinden sonra Amerikalı yatırımcıların elinde kalmıştı. Bizde de hükümet yönlendirmesiyle bankaların elinde olan ‘toksik kağıtlar’ var. Bunlar bankaları rahatsız ediyor. Bu nedenle politika faizinin yüzde 30’lara gitmesi bankaları sevindirmeyecektir” demişti.

“Bir süre doların çıkmamasını beklememek gerekir”

Seçimlerden sonra dövizde keskin bir yükseliş yaşandı.

14 Mayıs seçimlerine 19,58’den giren Amerikan Doları/Türk Lirası kuru hafta başında 23,68’i gördüğünde ilk seçim sonrasındaki dönemdeki kayıp yüzde 21’i bulmuştu.

PPK toplantısı öncesi ise faiz artışı beklentisinin de etkisiyle 23,57’e gevşedi.

Kimileri kurun daha aşağı ineceğini savunurken, Profesör Başlevent bu seviyelerin büyük ölçüde korunacağı kanaatinde. Başlevent, şunları söyledi:

“Döviz kurunun bir süre yukarı gitmesini engellediler. Bugünlerde de aşağıya gitmesinin engellenmeye çalışıldığı söyleniyor. Bunu nereden anlıyoruz? Seçimin hemen ardından 1,5 lira farka ulaşan Kapalıçarşı kurunun hemen hemen banka kuru hemen hemen aynı seviyeye gelmesinden. Merkez Bankası rezerv güçlendirmesi için dolar alıyor olabilir. Bir de tabii önümüz Kurban Bayramı. İnsanlar kurbanlık alacak, bunun için de seçim öncesi döndükleri doları bozdurmaları gerekiyor. Bu nedenle bir süre doların yukarı çıkmasını beklememek gerekir. En azından turizm sezonu bitiminde sonbaharı görmeliyiz."

Profesör Küçükkale: “Yüzde 40 faiz artışı ekonomiyi felç eder”

Türkiye’nin ciddi bir rezerv kaybettiğini savunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim üyesi Yakup Küçükkale de, kademeli bir faiz artışını kaçınılmaz buluyor.

VOA Türkçe’nin ulaştığı Küçükkale, “Aslında Sayın Cumhurbaşkanı gerekli acı reçeteyi alma konusunda da bir açık kapı bıraktı. Bu nedenle bir faiz artışını ben hiç sürpriz bulmam. Peki ne kadar artış olacak? ‘Dolar 25 TL, faiz yüzde 40’ demişti Bank of America. Bu kadar yüksek faiz artışı ekonomi dengelerini sarsar. Hatta ekonomiyi felç eder bu kadar ani bir yükseliş. Bu nedenle Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan öncülüğünde kademeli bir artış bekliyorum. Böyle bir faiz artışı yabancıyı, yabancı yatırımcıyı hemen ülkeye çeker mi? Çekmez. Ama bir yatırımcı girişi bekliyorum” diye konuştu.

“Önceki ekonomi politikaları ile hem sıcak para gelmez oldu hem de Türkiye’nin CDS’i yani temerrüde düşme risk puanı yükseldi”

Türkiye ekonomisinin dışa bağımlı olduğunun altını çizen KTÜ öğretim üyesi, eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati döneminde uygulanan iktisat politikalarının da Türkiye ekonomisine çok zarar verdiğini dile getirdi.

Profesör Küçükkale, “Dışa bağımlı bir ekonomi olduğumuz için döviz ihtiyacı had safhada. O döviz ihtiyacını ihracat yoluyla kazanma imkanımız yok. Çünkü arama mali ithal ediyoruz ve ciddi miktarda dış ticaret açığı veriyoruz. Bunun dışında ilave dövize ihtiyacımız var. Nereden bulacağız bu döviz? Tabii iki yolu var. Ya borçlanacağız ya da sıcak para çekeceğiz. Geçtiğimiz dönemde izlediğimiz yolla hem sıcak para gelmez oldu hem de Türkiye’nin CDS’i yani temerrüde düşme risk puanı yükseldi. Bu artış da borçlanma maliyetimizi yükseltmiş oldu. Bakan Nureddin Nebati döneminde uygulanan heteredoks politikalar üç noktada ciddi sorun yarattı. Rezerv kaybı, ciddi borçlanma maliyeti ve sıcak parayı uzaklaştırılması."

Hilmi Hacaloğlu