Doğru Düşünmenin Düşmanı Ön Yargı

Ön yargı bütünü görmeden bir kişi, konu ya da olay hakkında yargıda bulunmaktır.

Doğru Düşünmenin Düşmanı Ön Yargı

Ön yargı, bir konu veya durum hakkında gerekli bilgiyi edinmeden, durum gerçekleşmeden veya herhangi bir araştırma yapmadan, tamamen dayanaksız içsel duygularla varılan yargılardır. Kısacası birşeyi bilmeden yargılamaktır.

Birçok insanın, hayatının bir döneminde, ön yargılı  davrandığı bir durum mutlaka olmuştur. Çocukken annemizin yaptığı bir yemeğin tadına bakmadan reddetmemiz, ergenlik döneminde ebeveynlerimizin her söylediğinin kesinlikle yanlış olduğunu düşünmemiz, yetişkin bir bireyken iş hayatındaki yöneticimiz için “o zaten kafayı bana taktı” gibi söylemlerimiz birer ön yargı değil midir?

Ancak burada önemli olan, ön yargıların insan hayatının sadece bir döneminde mi yoksa hayatı boyunca mı o kişiyi etkisi altına aldığıdır. Ergen bir gencin, ergenlik döneminde gösterdiği ön yargı geçicidir ama çocukluktan yetişkinliğe kadar olan süreçte, ön yargılar hayatımızın bir yerlerinde sürekli ortaya çıkıyorsa bu sağlıklı düşünmemizi, doğru karar almamızı etkileyebilir.

Çünkü; ön yargılar doğru ve mantıklı düşünmenin en büyük düşmanıdır.

Ön yargılar neden oluşur?

  • Aile bireylerinin veya sosyal çevrenin ön yargı oluşumunda etkisi büyüktür. Ön yargıların yoğun olduğu bir ailede ya da çevrede yetişen bir çocuğun, o aileden veya çevreden farklı olması zordur.
  • Bir diğer ön yargı sebebi ise, yaşanmışlıklardır. Örneğin, bir şehirde sık sık yaşanan bir olay veya o şehir özelinde bir durum, konu söz konusu ise, tüm şehir halkı için yargılama yapılabilir.
  • Alışkanlıklar da ön yargı yaratır. Sürekli aynı marka ürünü olan birisi için, diğer marka ürünler işe yaramazdır.
  • Farklılıklara saygılı olmamak da ön yargının ana sebeplerindendir. Çoğu insan kendine benzeyen insanlarla daha rahat iletişim kurar ve kendisine benzemeyen insanlarla ilgilenmez, o kişiler hakkında da olumsuz ve peşin hükümler verebilirler.
  • İster aşk ilişkisi, ister iş ilişkisi, isterse arkadaşlık ilişkisi olsun, her ilişki de empati çok önemlidir. Empatinin olmadığı ilişkilerde ön yargı çoktur.

                            “Ön yargıları parçalamak, Atomu parçalamaktan zordur.”

                                                                             Albert Einstein

  •  İlişkilerde etkili iletişim yoksa, ön yargı oluşur. Kendisini ifade edemeyen veya karşısındakini etkili bir şekilde dinlemeyen insanların arasında ön yargı kaçınılmazdır. Özellikle bu durum çocuklar ve ebeveynler arasında çok sık yaşanır.

  Ön yargılardan nasıl kurtuluruz?

  • Ön yargılardan kurtulmanın ilk adımı, ön yargılı olduğumuzu kabul etmektir. Sorun olmadan çözüm olmaz.
  • Empati yani başkalarının yerine kendimizi koyup, bu bana yapılsaydı ne hissederdim demeyi başarabilmemiz ön yargılardan kurtulmamız için en etkili adımlardandır.
  • Bir diğer önemli adım; her insanın farklı dil,din,ırk,cinsiyet, fiziksel görünüş v.b özelliklere sahip olduğunu, her insanın birbirinden farklı olduğunu, herkesin düşüncelerine, yaşayışına, inanışına saygı duymak zorunda olduğumuzu kabul etmektir.
  • İnsan ilişkilerini artırmak, ön yargılı olduğumuz kişi veya grupları anlamaya çalışmak da ön yargılardan kurtulmamızı sağlar.

                              “İnsanlar sizi çözemedikleri zaman ön yargılarını kullanırlar.”

                                                                                                          Dostoyevski

  • Deneyimlemek bu yolda atılacak bir başka önemli adımdır. Hayatta bazı şeyler deneyimlemeden bilinemez. Bu nedenle, ön yargılı davranmadan önce deneyimlemek, sonrasında hüküm vermek en doğru adımdır.
  • Etkili iletişim kurmak yani iyi dinlemek ve anlatmak ön yargıların çözümünde önemli bir adımdır.

Son söz olarak;

Ön yargı bütünü görmeden bir kişi, konu ya da olay hakkında yargıda bulunmaktır. Buna en güzel örnek karanlıkta fil tarifi hikayesidir.

Hint ülkesine, insanlara göstermek ve tanıtmak amacıyla bir fil getirilmiş. Daha sonra bu fil karanlık bir ahıra kapatılmış. İnsanlar fili merak ediyorlarmış tabi. Karanlık ahırın önünde toplanmışlar. İçerisi karanlık olduğu için de fili görmek mümkün olmuyormuş. Merak bu ya, herkes elini uzatarak file dokunuyor ve kendince bir fil tarifi yapıyormuş. Meraklılardan birinin eli filin kulağına değmiş. Bu kişi, filin bir yelpaze olduğunu düşünmüş ve böyle tarif etmiş kendince. Bir başkası filin ayağına dokunmuş ve direk gibi bir şey olduğunu zannetmiş ve o da kendince böyle bir fil tarifi yapmış. Eline filin hortumu geçen başka bir pür merak zavallı da filin boruya benzediğini düşünmüş ve o da kendince böyle bir tarif yapmış. Bir başkası da filin sırtına koymuş elini ve fili kral tahtı olarak tarif etmiş. Velhasıl orada bulunan insanların hepsi filin bir tarafına dokunmuşlar; dokundukları yeri, hayallerinde kurdukları, olduğunu sandıkları bir şeye benzeterek fil olarak tarif etmişler.