''Almanya’da Türklerin sesi olduk; eşit haklar ve ırkçılıkla mücadelede önemli eşiği geçtik”

Gazeteci Mustafa Ekşi’nin 12 Ocak 2020 tarihli TiviTürk “Güncel” programındaki arşiv röportajında Kenan Kolat, Berlin’e uzanan yaşam öyküsünü, Almanya Türk Toplumu’ndaki (TGD) çalışmalarını, çifte vatandaşlık ve İslam Zirvesi süreçlerini, NSU cinayetleri bağlamında “kurumsal ırkçılık” tartışmasını ve CHP’deki siyasal çizgisini anlattı.

Almanya’ya geliş ve eğitim

1959 İstanbul doğumlu Kenan Kolat, Levent İlkokulu ve Avusturya Lisesi’nin ardından 1978’de İTÜ Gemi İnşaatı’nı kazandı. 1980’de Berlin’e geldi, burada Gemi İnşaatı okudu. Ailevi nedenlerle mühendislik kariyeri yerine sosyal alanda çalışmayı tercih etti.

Sivil toplumda yükseliş: TGD ve Berlin deneyimi

Kolat, Berlin Brandenburg Türkiye Toplumu’nun kurucuları arasında yer aldı ve uzun yıllar profesyonel genel sekreterlik yaptı. Ardından Almanya Türk Toplumu’nda (TGD) yaklaşık dokuz yıl başkanlık yürüttü. Bu dönemi, “Almanyalı Türklerin sorunlarına dair ülke genelinde muhatap alınan bir ses olma” hedefiyle tanımladı; TGD’nin yerelden federal düzeye kadar karar alma süreçlerinde partner konumuna geldiğini vurguladı.

Üç eksen: eşit haklar, ırkçılıkla mücadele, AB süreci

TGD’nin kuruluş amaçlarını “eşit haklar, ırkçılıkla mücadele ve Türkiye’nin AB süreci” olarak sıralayan Kolat, AB başlığının bugün sınırlı ilerlediğini, buna karşın eşit haklar ve ırkçılıkla mücadelede kayda değer mesafe alındığını söyledi.

Çifte vatandaşlıkta kırılma anı

Kolat’a göre, çocuklar için kalıcı çifte vatandaşlık imkanının doğması TGD’nin uzun soluklu temaslarının sonucu. SPD ve Yeşillerle yapılan görüşmelerde talebin seçim programlarına ve koalisyon metinlerine girmesi sağlandı; 2014 Aralık reformuyla karar verme zorunluluğu kaldırıldı.

İslam Zirvesi ve görünürlük

Almanya’da İslam’ın kurumsal tanınması tartışmalarında, İçişleri Bakanlığı’na sundukları önerilerle İslam Zirvesi fikrini gündeme taşıdıklarını belirten Kolat, “konuları gündeme sokmanın” en az sonuç kadar kıymetli olduğunu söyledi.

NSU ve “kurumsal ırkçılık”

NSU cinayetleri bağlamında güvenlik makamlarının bakışına yönelttiği eleştirilerle “kurumsal/yapısal ırkçılık” kavramını kamuoyunda tartıştırdıklarını ifade eden Kolat, bir uyum zirvesinde Angela Merkel’le yaptığı yüz yüze görüşmede bu yaklaşımı örneklerle aktardığını anlattı.

TGD’nin proje dağıtan kuruma dönüşmesi

Kolat, TGD’nin federal kaynakları sahaya dağıtabilen ve kültür/uyum projelerini fonlayan bir yapıya dönüştüğünü, bunun devlet nezdinde güvenin göstergesi olduğunu söyledi.

Siyasette CHP safı: “General değil, neferim”

SPD üyeliğinin ardından CHP Berlin İl Başkanlığı’nı yürüten Kolat, 2018 genel seçimlerinde milletvekili adaylığı sürecini, yurt dışı seçim çevresi eksikliğinin temsil sorunlarını artırdığını anlatarak değerlendirdi. Millet İttifakı’nın Berlin’de “işleyen bir koordinasyon”la sandık güvenliği ve kampanya çalışmalarında birlikte hareket ettiğini vurguladı.

Kırmızı çizgiler: hukuk devleti ve şiddete sıfır tolerans

Demokrasi, insan hakları ve laiklik vurgusu yapan Kolat, “eline silah alan herkesle araya mesafe” yaklaşımını netleştirdi; FETÖ dâhil tüm şiddet örgütlerine karşı kararlılığın altını çizdi. Yerinden yönetimin güçlendirilmesi ve yargının siyasetten bağımsızlığı başlıklarını öne çıkardı.

“Entegrasyon” yerine “katılım”

“Entegrasyonun sosyolojik olarak asimilasyona evrilebileceğini” savunan Kolat, bunun yerine katılım, eşit yurttaşlık ve fırsat eşitliğini temel alan bir yaklaşımı önerdi. Almanya’daki siyaset üretiminde Türkiye merkezli reflekslerle değil, içinde yaşanan toplumun değer ve gerçeklikleriyle konuşmanın önemini vurguladı.