Tarihî Bir Dönüm Noktası
Almanya’nın 80 yıl aradan sonra Litvanya’ya 5.000 asker konuşlandırması, yalnızca askeri bir hamle değil, aynı zamanda Avrupa güvenliği ve Almanya’nın savunma stratejisinde köklü bir değişimin işaretidir.

Alman ordusu, İkinci Dünya Savaşı’ndan tam 80 yıl sonra yeniden Baltık topraklarında. Ancak bu kez işgal için değil, güvenlik için. Litvanya’nın Rūdninkai bölgesine kalıcı olarak konuşlandırılan 5 bin Alman askeri, sadece NATO’nun doğu kanadını tahkim etmiyor, aynı zamanda Berlin’in değişen güvenlik politikalarının da sembolü haline geliyor. Peki bu birlikler, Avrupa’nın ya da Alman topraklarının güvenliğini gerçekten sağlayabilir mi?
Bir Askerî Geri Dönüşün Sembolü
2027’ye kadar tam kapasiteye ulaşması planlanan Alman tugayı, askeri birliklerle sınırlı değil. Aileleriyle birlikte bölgeye taşınacak Alman vatandaşlarıyla birlikte sayı 10 bini bulacak. Bu, sadece bir askeri tahkimat değil; yerleşik ve kalıcı bir yeniden konumlanma. Almanya artık “sınırda değil, sınırın ötesinde” savunma anlayışını benimsediğini açıkça gösteriyor.
Vilnius’un Savunması Berlin’in Savunmasıdır
Başbakan Friedrich Merz’in bu sözleri boşuna değil. Litvanya’ya gönderilen tugay, Avrupa’nın güvenlik haritasındaki en kırılgan noktalardan biri olan Suwalki Koridoru’na yerleşiyor. Rusya’nın Kaliningrad ile Belarus’u birbirine bağlayabileceği bu dar şerit, olası bir savaşta NATO’nun en zayıf halkası olarak görülüyor. Alman askeri varlığı, bu halkayı güçlendirmeye yönelik caydırıcı bir mesaj niteliğinde.
Yeni Almanya: Askerî Güç Olma Yolunda
Berlin, uzun süredir sürdürdüğü temkinli savunma politikasını terk etmiş görünüyor. Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası Almanya, hem askeri bütçesini artırdı hem de uluslararası sahnede daha aktif bir güvenlik aktörü olma iddiasını ortaya koydu. Litvanya’daki birlik, bu iddianın sahadaki ilk gerçek göstergesi. NATO içindeki liderliğini tahkim etmek isteyen Almanya, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin de askeri olarak kendi ayakları üzerinde durmasını hedefliyor.
Yeter mi? 5 Bin Asker, Koca Bir Kıtayı Koruyabilir mi?
Askeri stratejistler bu soruya ihtiyatla yaklaşıyor. 5 bin asker, bir savaşı kazanmak için değil, bir savaşı önlemek için orada. Varoluşları bile bir caydırıcılık sağlıyor. Ancak çatışmanın patlak vermesi halinde, bu birliklerin tek başına Avrupa’yı koruması mümkün değil. Asıl güvenlik garantisi, bu tugayın arkasındaki politik irade ve NATO’nun kolektif savunma refleksi olacak.
Litvanya’da konuşlanan Alman tugayı, geçmişin hayaletleriyle değil, geleceğin tehditleriyle yüzleşiyor. Bu konuşlanma, Almanya’nın yeniden askeri kimliğini tanımlama sürecinde önemli bir dönüm noktası. Avrupa’nın güvenliği artık yalnızca Brüksel’den değil, Berlin’den de şekilleniyor. Ve bu kez Almanya, sadece kendini değil, bir kıtayı savunmak üzere sınır ötesinde.
Yazan: Ali Rıza Sancaktar