''Topyekün İsmimizi Bulgarlaştırdılar''

Bulgaristan Türkü Salih Osmanbey’in Hayat Hikayesi ve Jivkov Rejiminin Türk Azınlığa Uyguladığı Zulüm

Berlin–

Medya.Berlin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Ekşi, Bulgaristan Türkü Salih İbrahim Osman ile gerçekleştirdiği özel bir röportajda, Osmanbey’in yaşam hikayesini, sanatçı kişiliğini ve Bulgaristan’daki zor günlerini dinledi. Salih Osmanbey, şiir ve müzikle uğraşan bir sanatçı olmasının yanı sıra, Bulgaristan Türklerinin maruz kaldığı baskılara birebir tanıklık etmiş bir isim.
Topyekûn İsimlerimizi Bulgarlaştırdılar
Salih Osmanbey, 1980’li yıllarda Bulgaristan’da Todor Hristov Jivkov’un zorla asimilasyon politikalarının en ağır dönemlerini yaşadığını anlattı. Osmanbey, o dönemde Türklerin isimlerinin zorla değiştirildiğini şu sözlerle ifade etti:
“1984’te topyekûn isimlerimizi Bulgarlaştırdılar. Benim adımı ‘Sever İnsafov’ olarak değiştirdiler. Türkçe konuşmak, ibadet etmek yasaktı. Direnişimiz nedeniyle hapis ve baskılarla karşılaştık. Türk kimliğimizden asla vazgeçmedik.”
Todor Hristov Jivkov Kimdir?
Salih Osmanbey’in şahit olduğu bu baskı döneminin mimarı olan Todor Hristov Jivkov, 7 Eylül 1911’de Bulgaristan’ın Pravets kasabasında yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç yaşta Bulgaristan Komünist Partisi üyesi olan Jivkov, II. Dünya Savaşı sırasında direniş hareketinde aktif rol aldı ve savaş sonrası Bulgaristan’da hızla yükseldi. 1954 yılında Bulgaristan Komünist Partisi’nin Merkez Komitesi birinci sekreterliğine getirildi ve sosyalist ülkeler arasında en genç parti lideri oldu. 1962-1971 yılları arasında başbakanlık görevini yürüttü, ardından Devlet Konseyi başkanlığına seçildi.
Jivkov’un yönetimi sırasında Bulgaristan’da sanayileşme ilerledi ve halkın yaşam standardı yükseldi. Ancak, aynı dönemde ülkedeki Türk azınlığa yönelik asimilasyon politikaları büyük bir insani trajediye neden oldu. 1985 yılında başlatılan Bulgarlaştırma politikaları kapsamında Türklerden isimlerini değiştirmeleri, Türkçe konuşmamaları ve ibadet etmekten vazgeçmeleri istendi. Bu baskılar, 1989’da Türkiye’ye büyük bir göç dalgasını tetikledi.
1989 sonbaharında Doğu Avrupa’daki demokratikleşme dalgası Jivkov’un iktidarını sona erdirdi. Kasım 1989’da görevlerinden çekilen Jivkov, 1990’da tutuklandı ve zimmete para geçirme suçundan hüküm giydi. Ancak sağlık durumu nedeniyle cezası ev hapsine çevrildi ve 1996’da beraat etti. Jivkov, 1998’de zatürreden hayatını kaybetti.
Sanat ve Direniş
Salih Osmanbey, Bulgaristan’daki zor günlerde sanatını bir direniş aracı olarak kullandı. Türkçe şarkılar söylemesi ve yazdığı şiirler, baskıcı rejim tarafından hoş karşılanmadı. Osmanbey, o dönemde yazdığı bir şiirini şu şekilde dile getirdi:
“Oldu mu hiç kova oldu mu gönlün,
Sen eşekten beygir yaptın, semerini vurdun mu,
Bitti artık Türklerin acısıyla çilesi,
Hain idaresi oldu mu.”
1989 Göç ve Berlin’de Yeni Bir Başlangıç
1989 yılında Bulgaristan’daki Türkler için açılan Türkiye’ye göç yolu, Osmanbey’in de hayatında yeni bir dönemin kapılarını araladı. Ancak bu süreç kolay olmadı. Sınırdan kaçmaya çalıştığı için hapis cezasına çarptırıldı. Serbest bırakıldıktan sonra 1992 yılında Berlin’e yerleşti ve burada ailesiyle birlikte yeni bir yaşam kurdu.
Bulgaristan’daki Türklerin Bugünkü Durumu
Salih Osmanbey, Bulgaristan’da Türklerin bugün hâlâ çeşitli zorluklarla karşılaştığını belirtti. Eğitim, din özgürlüğü ve siyasi temsil konularında Türklerin haklarının sınırlı olduğunu dile getirdi. Kırcaali ve çevresindeki Türk nüfusunun büyük ölçüde azaldığını ifade eden Osmanbey, bu durumun Türk kimliğini tehdit ettiğini vurguladı.
Mustafa Ekşi’nin röportajı şu sözlerle sona erdi:
“Salih Osmanbey, Bulgaristan’daki Türklerin yaşadığı baskıları anlatarak tarihe önemli bir not düştünüz. Almanya’daki çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.”


İlgili Haber(Arşiv)
Batı Trakya Türkleri/Gümülcine Kirazlı Cami Başkanı Halit süleyman