Almanya’da siyaset, Başbakan Olaf Scholz ve CDU lideri Friedrich Merz’in televizyon karşısında gerçekleştirdiği canlı tartışma ile daha da hareketlendi. Ana gündem maddeleri göç politikaları, CDU’nun AfD ile iş birliği yaptığı iddiaları ve Almanya’nın Avrupa’daki konumu oldu. Tartışma, iki lider arasındaki derin görüş ayrılıklarını ve Almanya’nın geleceği üzerine yürütülen sert mücadeleyi gözler önüne serdi.
AfD ile İş Birliği Suçlamaları: Scholz’dan “Tabu Yıkımı” Eleştirisi
Başbakan Olaf Scholz, CDU lideri Friedrich Merz’i AfD ile iş birliği yapmakla suçladı. Scholz’a göre, CDU’nun Bundestag’da AfD ile birlikte bir yasa önergesine destek vermesi, Almanya’nın siyasi düzeninde köklü bir ilkenin ihlali anlamına geliyor:
“Almanya, onlarca yıldır demokratik partilerin aşırı sağ ile iş birliği yapmaması prensibiyle yönetildi. Ancak bu ilke şimdi ihlal edildi.”
Merz ise bu iddiaları reddetti ve CDU’nun AfD ile herhangi bir iş birliği içinde olmadığını vurguladı:
“AfD ile iş birliği yapmayacağız. NATO, AB, Euro, Rusya ve ABD politikaları konusunda AfD ile hiçbir ortak noktamız yok. İş birliği iddiaları asılsızdır.”
CDU lideri, Scholz’un kendisini yanlış suçladığını ve seçim kampanyasında kamuoyunda korku yaratmaya çalıştığını ileri sürdü.
Jürgen Todenhöfer: “Almanya şu anda duvara çarpıyor,
değişim için cesur partilere oy verilmeli”

Göç Politikaları: Almanya İçin En Büyük Sorun
Tartışmanın en hararetli konusu Almanya’nın göç politikaları oldu. CDU lideri Friedrich Merz, hükümetin göç krizine etkili bir çözüm üretemediğini savunarak, ülkeye düzensiz göç girişinin rekor seviyeye ulaştığını söyledi:
“Son üç yılda Almanya’ya 2 milyondan fazla düzensiz göçmen giriş yaptı. Bu Hamburg’un toplam nüfusundan fazla, Nürnberg’in dört katı ve Thüringen eyaletinin nüfusuna eşit. Yalnızca dört gün içinde Almanya’ya giren kişi sayısı, bir ay içinde sınır dışı edilenlerden fazla.”
Merz, hükümetin alması gereken önlemler konusunda başarısız olduğunu belirterek, Avrupa’nın diğer ülkelerinin Almanya’dan çok daha etkili sınır kontrolü politikaları yürüttüğünü vurguladı:
“Fransa, İspanya, Danimarka, İsveç ve Finlandiya sınırlarında düzensiz göçmenleri geri çeviriyor. Ancak Almanya bunu yapmıyor. Bu tamamen hükümetin yetersizliğidir.”
Scholz ise bu eleştirilere sert yanıt verdi ve göç konusunda atılan adımları savundu:
“Bizim politikalarımız sayesinde sınır kontrolleri artırıldı, 40.000 kişi geri çevrildi ve düzensiz göç %30 oranında azaldı. Önümüzdeki yıl daha da azalacak.”
Başbakan, hükümetin üzerinde çalıştığı Ortak Avrupa Sığınma Sistemi (GEAS) ile düzensiz göçün Avrupa çapında daha iyi kontrol altına alınacağını ve Almanya’nın üzerindeki yükün hafifleyeceğini belirtti.
“Yeni sistem sayesinde, Avrupa’nın dış sınırlarında daha fazla göçmen tespit edilecek ve iltica süreçleri orada tamamlanacak. Bu, Almanya’nın üzerine düşen yükü azaltacak.”
Ancak Merz, Scholz’un bahsettiği bu reformların Almanya’nın asıl göç krizini çözemeyeceğini iddia etti. Özellikle Suriyeliler ve Afganlar gibi yüksek kabul oranına sahip göçmen grupların GEAS kapsamında sınır dışı edilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
“GEAS, düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilmesini kolaylaştırmıyor. Özellikle Suriyeli ve Afgan göçmenler, %87 oranında kabul edildiği için bu sistem onların dönüşünü hızlandırmayacak. Scholz, halkı yanlış bilgilendiriyor.”
Scholz: “Merz’in Politikaları Almanya’yı Avrupa’dan İzole Edecek”
Başbakan Scholz, Merz’in önerdiği sert göç politikalarının Almanya’yı Avrupa’dan izole edebileceğini ve ülkenin uluslararası itibarına zarar vereceğini savundu:
“Merz, Almanya’nın Avrupa hukukunu ihlal etmesini istiyor. Polonya ve Avusturya bile bunu yapmayacaklarını söyledi. Eğer Almanya Avrupa kurallarını çiğnerse, kıtanın ortasında büyük bir kriz başlatırız.”
Scholz, Almanya’nın Avrupa’daki en büyük ekonomi olarak, göç konusunda diğer ülkelerle uyumlu hareket etmesi gerektiğini belirtti ve CDU’nun Avrupa ile ters düşecek politikalar önerdiğini iddia etti:
“Bu politikalar, Avrupa çapında büyük bir soruna yol açacak ve Almanya’yı yalnızlaştıracaktır. Üstelik Amerikan yönetiminden gelen ticari tehditlere karşı Avrupa ile birlikte hareket etmemiz gerekirken, CDU tam tersi bir rota izlemeye çalışıyor. Bu, ülkemiz için büyük bir risk.”
Scholz ayrıca, Merz’in önerdiği politikaların Avrupa mahkemelerinde hızla iptal edileceğini ve uygulanamaz olduğunu vurguladı:
“Merz’in önerileri bir hafta içinde mahkemeler tarafından geçersiz kılınır. Almanya, Avrupa’nın merkezinde yer alan bir ülke olarak böyle bir riske giremez.”
Almanya Seçim Sürecine Girerken Siyasi Bölünme Derinleşiyor
Bu sert tartışma, Almanya’nın göç politikalarının seçim kampanyasının en önemli konusu haline geldiğini gösteriyor. Merz, daha sert sınır kontrolleri ve göçmen politikaları talep ederken, Scholz mevcut sistemin zaten işe yaradığını ve CDU’nun bu reformları engellediğini iddia ediyor.
CDU’nun önerileri kamuoyunda destek bulsa da, SPD ve Yeşiller göç politikalarının insani ve yasal çerçevede şekillendirilmesi gerektiğini savunuyor. Seçmenler ise bölünmüş durumda. Kimi halk kesimleri CDU’nun daha katı önlemler almasını desteklerken, diğerleri CDU’nun AfD ile olası bir yakınlaşmasından endişe duyuyor.
Önümüzdeki haftalar, bu göç tartışmasının seçim anketlerine nasıl yansıyacağını gösterecek. Almanya, siyasi ve toplumsal olarak büyük bir yol ayrımına girmiş durumda. Göç politikaları ve AfD ile mesafe meselesi, ülkenin siyasi geleceğini belirleyecek en kritik başlıklar olarak öne çıkıyor.