İbadet… Ticaret… İhanet…

İbadet… Ticaret… İhanet…
Bir tarikat değil bu.
Bir cemaat hiç değil.
Bir terör örgütü.
Ama öyle bildik örgütlere benzemez. Öyle dağa çıkıp kalaşnikofla poz verenlerden değil.
Bu, kravatlı bir yapıydı.
Bu, sakal altından gülümseyen bir yapıydı.
Bu, devleti içinden kemiren, sistemi taklit eden, dini kullanarak kurşun atan bir ihanet şebekesiydi.
İlk adım?
İbadet.
İnançla geldiler.
Tesbihle, seccadeyle, dua zincirleriyle…
Sünni damarlarımızın en kırılgan yerine dokundular.
Kurban keserken “hizmete” bağış, zekât verirken “cemaatin okuluna” yardım, sadaka verirken “himmet” adı altında toplanan milyarlarla dev bir finans imparatorluğu kurdular.
Ama mesele sadece para değildi…
İnançla oynadılar.
Mankurt yetiştirdiler.
Allah için diyerek biat ettirdiler.
Ve her adımda o büyük yalanı beslediler:
“Bu bir hayır hareketi…”
Sonra sıra geldi ticarete.
İbadetle yoğrulmuş kitle, artık ekonomik bir kalkana dönüşmüştü.
Devasa kasalarla dünya markaları alındı.
Yurtdışında okullar, holdingler, finans kurumları kuruldu.
Kapılar açıldı, kilitler çözüldü.
Ticaret bir “maymuncuk” oldu.
Amaç: Güce ulaşmaktı.
Güce ulaşan, siyaseti de şekillendirirdi.
Ve öyle de oldu.
Son perde:
İhanet.
17-25 Aralık.
MİT TIR’ları.
Ve nihayet 15 Temmuz.
Tankla, topla, uçakla geldiler.
Devleti ele geçirmek için değil…
Devleti yok etmek için!
Çünkü onlar için vatan, inandıkları yer değildi.
Talimat aldıkları yerdi.
Pensilvanya!
Ama çok kritik bir şey daha vardı:
Bu yapı, bir kişinin ölmesiyle yıkılacak kadar basit değildi.
Çünkü kurucusu bile sistemin sadece bir parçasıydı.
Asıl akıl, çok daha derindeydi.
Derin ABD.
Dünyadaki askerini çekiyor ama bu ihanet şebekesini her ülkede kullanmaya devam ediyor.
Çünkü bu örgüt, ılımlı İslam projesinin en verimli maşasıydı.
Ve Türkiye, yıllarca bu maşayı hem büyüttü hem de alkışladı.
Bugün geldiğimiz noktada…
FETÖ artık sadece bir “firari” yapısı değil.
Yurtdışındaki okullar, vakıflar, dernekler hâlâ aktif.
Medya kuruluşlarıyla Türkiye siyasetini şekillendirmeye devam ediyorlar.
Ve dahası:
Almanya’da, Avrupa’da işinsanı derneklerine sızarak devlet protokollerinde boy gösteriyorlar.
Evet, bu insanlar bugün devlet yetkilileriyle yan yana fotoğraf çektiriyor.
15 Temmuz’dan sonra parçalanması gereken sistem, yeniden kuruluyor.
Farklı isimlerle, farklı tabelalarla…
Ama aynı akıl, aynı hedef.
Bugün Türkiye’ye girip çıkıyorlar.
Kimi zaman protokolde, kimi zaman televizyon ekranında…
Ve ABD’nin istediği o meşhur “ılımlı İslam” modeline yeniden zemin hazırlıyorlar.
Ama asıl mesele şu:
Bu oyunu çözmek kolay değil.
Çünkü bu toprakların geleneğinde sorgulamak yok.
Çünkü bu toplum, yüzyıllardır biate alışmış.
Çünkü cemaat kültürü, “düşünme”yi değil, “itaat et”meyi öğretiyor.
Ve o yüzden…
Bu ihanet şebekesi hâlâ nefes alıyor.
Ve bu ülkenin beka sorunu, hâlâ bitmiyor.
İlgili Haber
Eski gazeteci, şimdinin “saygın işkadını”