ABD siyasetinde ana aktörler
ABD siyasetinde ana aktörler: Derin devlet, küreselciler, MAGA tabanı ve Trump

ABD siyasetinde son yıllarda yaşanan kutuplaşma yalnızca Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki klasik parti rekabetiyle açıklanamaz. Washington’daki güç dengelerini anlamak için, siyasal partilerin ötesine geçen dört ana aktörden söz etmek mümkün: Derin devlet (Uniparty), küreselciler, MAGA tabanı ve bu tabanı Cumhuriyetçi Parti ile buluşturan egemen figür olarak Donald Trump.
Derin devlet: “Uniparty” düzeni
ABD’de “derin devlet” olarak tanımlanan yapı, aslında partiler üstü bir çıkar ağıdır. Kongre ve Senato’daki köklü siyasetçiler, bürokrasinin kalıcı kadroları, istihbarat ve güvenlik kurumları, Pentagon, Federal Reserve gibi kuruluşlar bu bloğun omurgasını oluşturur.
Derin devletin önceliği, iktidarda hangi parti olursa olsun, ABD’nin küresel çıkarlarının ve devlet aygıtının devamlılığını sağlamaktır. NATO ittifakı, küresel finans sistemi ve savunma sanayi bu yapının dokunulmaz alanlarıdır. Eleştirmenlerine göre “Uniparty” kavramı, seçimlerle değişmeyen politikaların arkasındaki bu sürekliliğe işaret eder.
Küreselciler: Sağda neoconlar, solda Soros ağı
ABD’de küreselci çizgi iki farklı kanalda güç bulur. Sağ kanatta neocon (yeni-muhafazakâr) çevreler, ABD’nin küresel üstünlüğünü askeri ve siyasi müdahalelerle sürdürmeyi savunur. Sol kanatta ise George Soros’un desteklediği küresel sivil toplum ağları, liberal değerlerin ve finans kapitalin sınır ötesi yayılımını hedefler.
Küreselciler serbest ticaret anlaşmalarının, çok taraflı kurumların ve Davos tipi elit ağların korunmasından yanadır. Derin devlet ile ortak noktaları küresel düzeni savunmalarıdır, ancak küreselciler daha ideolojik, derin devlet ise daha pragmatiktir.
MAGA tabanı: Popülist isyan
“Make America Great Again” (MAGA) sloganıyla şekillenen taban, ABD’nin iç siyasetinde son dönemin en güçlü toplumsal hareketidir. Çoğunlukla beyaz işçi sınıfı, evanjelik seçmenler ve kırsal kesimden beslenen bu hareket, serbest ticaretin kaybettirdiği işlere, kontrolsüz göçe ve “sonsuz savaşlar”a tepki gösterir.
MAGA tabanı, Cumhuriyetçi elitlere güvenmediği gibi Demokratlara da keskin bir karşıtlık içindedir. Bu hareketin temel talebi, “önce Amerika” vurgusuyla egemenlik ve sınırların korunmasıdır.
Trump: Egemen figür
Donald Trump, bu dört kutbun arasında özel bir konumda durur. Bir yandan MAGA hareketinin lideri ve sembolüdür, diğer yandan Cumhuriyetçi Parti’nin altyapısını ve finansal kaynaklarını kendi lehine yönlendirmeyi başarmıştır. Trump’ın liderliği kişisel sadakat üzerine kuruludur; hareketin siyasal kimliği, doğrudan onun şahsıyla özdeşleşir.
Silicon Valley’den Peter Thiel gibi isimler, Trump döneminde MAGA çizgisinin kurumsallaşmasına destek vermiştir. Ancak Trump’ın özgünlüğü, yalnızca finansal destekten değil, aynı anda hem tabanın öfkesini hem de elitlerle pazarlık gücünü temsil edebilmesinden gelir.
Çatışma ve ittifakların kesişim noktası
ABD siyasetinde bugün derin devlet ile küreselciler, uluslararası düzenin devamlılığını koruma ekseninde birleşiyor. MAGA hareketi bu yapıya ulusal egemenlik ve içe dönüş talebiyle meydan okuyor. Trump ise bu meydan okumanın hem lideri hem de Cumhuriyetçi Parti ile taban arasındaki “mecburi köprü” konumunda.
Dolayısıyla 2024 seçimlerinden itibaren Washington’daki asıl mücadele, partilerden çok bu dört güç odağının çatışma ve uzlaşma biçimleri üzerinden şekillenecek.