Berlin’de kavalın sesi
Berlin’de kavalın sesi: Selim Ergen’in gurbet hikâyesi
Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Söğüt köyünde doğan Selim Ergen, 1995 yılında Almanya’ya göç etti. Yaklaşık 30 yıldır Berlin’de yaşayan Ergen’in hayatındaki en büyük tutkusu ise kaval. Çocukluk yıllarında kaval çalma hevesi olmasına rağmen, uzun süre bu hayalini gerçekleştiremeyen Ergen, bir dostunun İstanbul’dan getirdiği plastik kaval ile serüvenine başladı.
İlk denemesinde ses çıkartmakta zorlanan Ergen, kısa sürede ustalaştı. Kendi anlatımına göre, kavalı eline aldıktan yalnızca onuncu günde “Sarı Gelin” türküsünü çalmayı başardı. Bugün kullandığı enstrüman ise erik ağacından yapılmış bir re kaval. Ergen, kavalın Anadolu’dan Asya’ya, Balkanlardan Kuzey Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyada köklü bir kültüre sahip olduğunu vurguluyor.
Sanatta en büyük esin kaynağının kaval ustası Sinan Çelik olduğunu söyleyen Ergen, “Onun disiplininden, uluslararası başarılarından çok şey öğrendim” diyor.
Berlin’de kimi zaman köprü altında, kimi zaman havaalanında ya da davetlerde kavalıyla dinleyicilerin karşısına çıkan Selim Ergen, hem göçmenler hem de Almanlar tarafından ilgiyle karşılanıyor. Bir gün sokakta çaldığı sırada bir yabancının kavalı satın almak için açık artırmaya giriştiğini anlatan Ergen, bu enstrümanın insanlarda derin duygular uyandırdığını ifade ediyor.
Alman etkinliklerinde de sahne alan Ergen, bir iftar programında Türk milletvekilleri ve belediye başkanının da bulunduğu kalabalığın büyük ilgisini gördüğünü belirtiyor. Çocuklarının “Seni daha çok alkışladılar baba” sözleri ise onun için en büyük ödül olmuş.
Berlin’de yaşayan Selim Ergen, kavalı yalnızca bir müzik aleti olarak değil, gurbetin sessizliğinde Anadolu’yu hatırlatan bir dost olarak görüyor.