Erdoğan yeni Anayasa’da ısrarcı, muhalefet soğuk

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart ayında yapılacak yerel seçimler öncesi 16 yıldır çeşitli vesilelerle tartışmaya açtığı Anayasa değişikliği konusunu bir kez daha Meclis gündemine getirecek. Muhalefet ise iktidarın kapsayıcı yaklaşımına güven duymuyor

Erdoğan yeni Anayasa’da ısrarcı, muhalefet soğuk
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart ayında yapılacak yerel seçimler öncesi 16 yıldır çeşitli vesilelerle tartışmaya açtığı Anayasa değişikliği konusunu bir kez daha Meclis gündemine getirecek.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2007 yılında yaşanan “367 krizi”nden bu yana birçok kez “sivil”, “demokratik”, “özgürlükçü” bir Anayasa için teşebbüste bulundu.

Ancak ne 2007’de iktidar partisinin desteklediği bir grup bilim insanının çalışması ne de 2011 seçimlerinden sonra TBMM çatısı altında kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Türkiye’deki siyasi yelpazedeki tüm tarafların “Darbe Anayasası” olarak nitelendirdiği 1982 Anayasası’nın yerini alacak temel metni oluşturmayı becerebildi.

Geçtiğimiz yıl Ekim ayında TMM’nin açılışında “yeni Anayasa” tartışmalarını seçimlerden önce yeniden gündeme taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart ayında yapılacak yerel seçimler öncesi 16 yıldır çeşitli vesilelerle tartışmaya açtığı konuyu bir kez daha Meclis gündemine getirecek.

Erdoğan: “Sivil toplumun tüm kesimlerin fikirleri de alınarak yeni bir anayasa yapmak mümkündür”

Bu konuda ilk işaret Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra 14 Haziran’daki ikinci kabine toplantısından sonra geldi.

“Ülkemizi darbe mahsulü mevcut anayasasından hep birlikte kurtaralım istiyoruz. Türkiye artık yeni bir lige yükselmiştir. Türkiye'yi sivil bir Anayasa ile buluşturmak için çalışacağız” diyen Erdoğan, dün de G-20 Zirvesi’nin yapıldığı Hindistan’dan dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, “Meclis zemininde mümkün olan en geniş uzlaşı ile sivil toplumun tüm kesimlerin fikirleri de alınarak yeni bir anayasa yapmak mümkündür. Yasama yılının açılmasıyla birlikte de Cumhur İttifakı olarak bu konu üzerine yoğunlaşacağız” ifadelerini kullandı.

“Sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir Anayasa hedefimizden vazgeçmedik”

Kenan Evren liderliğinde gerçekleştirilen 12 Eylül darbesinin 43. yıldönümünde sonradan müzeye dönüştürülen Ulucanlar Cezaevi’nde düzenlenen “Yeni Anayasa” sempozyumunda konuşan Erdoğan, konuşmasında “istismarcı” olarak tanımladığı muhalefet de dahil tüm siyasal partilere ideal Anayasa’nın oluşturulması için çağrıda bulundu.

Cumhurbaşkanı, “Ülkemizi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir Anayasa'ya kavuşturma hedefimizden vazgeçmedik. Teklifimiz o dönem muhalefetin uzlaşmaz tavrı nedeniyle hayata geçemedi. MHP ve AK Parti dışında yeni bir Anayasa metni hazırlayan teşekkül çıkmadı. Muhalefet, istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde dümeni kırıp ortadan kayboluyor. Yeni bir Anayasa yerine tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya fırlatıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga, yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Kendi kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni Anayasa gibi vakit, emek, birikim gerektiren biri konuyla kim, niye uğraşsın ki?” dedi.

“Bizi ‘Darbe Anayasası’ gölgesinden kurtaracak bir Anayasa”

1961 ve 1982 anayasalarının askeri darbeler sonrasında oluşturulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı, “Türkiye’nin Yüzyılı” iddiasını hayata geçirebilmek için ülkenin ihtiyaçlarına uygun bir Anayasa oluşturulması gerektiğini dile getirdi.

Erdoğan, “Mesela Amerikan Anayasası 236 yılda 27 kez değişmesine rağmen ülkenin ihtiyaçlarını hala karşılayamıyor. Bugün bize düşen göre, Cumhuriyetimizin 100. yılında bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikayemizi yazıp gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır. Bizi ‘Darbe Anayasası’ gölgesinden kurtaracak olması bile çalışmaları kıymetli kıymaya tek başına kafidir. Kuşkusuz sihirli bir değnek gibi, Türkiye'yi bir masal diyarı haline getirmeyecektir ancak milletin ortak değerlerini, ortak geleceği, devletin bekasını, insanların hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını, tüm bunları meşruiyet zemininde kuşatan yeni Anayasa'nın Türkiye'ye çok şey katacağı açıktır” dedi.

MHP’nin yeni Anayasa konusundaki hazırlığı da AK Parti’ye desteği de biliniyor. Cumhur İttifakı’ndan parlamentoya dört milletvekili sokan HÜDAPAR’ın sözcüleri de “sivil Anayasa”ya onay veriyor. Her ne kadar AK Parti’nin hazırlığı hakkında henüz yorum yapmasa da Yeniden Refah Partisi’nin seçim beyannamesinde “yeni, yerli ve milli Anayasa” vadetmesi bu konudaki genel yaklaşımına dair ipucu veriyor.

Ancak yeni Anayasa’nın kabul edilmesi için parlamentodaki milletvekillerinin 400’ünün lehte oy kullanması gerekiyor. Anayasa’nın referanduma gitmesi içinse 360 parlamenterin desteğine ihtiyaç var.

Tümü onay vermesi halinde 263’ü AK Parti, 50’si MHP, 5’i Yeniden Refah Partisi, 4’ü HÜDAPAR, 1’i de DSP’den olmak üzere Cumhur İttifakı’nın parlamentodaki toplam milletvekili sayısı 323’e ulaşıyor. Referanduma götürmek için 37 milletvekilinin daha desteği gerekiyor.

Günaydın: “İktidar bloku dışında kalan partiler birlikte davranırsa Cumhur İttifakı’nın referanduma dahi götürmesi mümkün değil”

Her ne kadar Cumhurbaşkanı iddialı ve kapsayıcı bir söylem ortaya koysa da muhalefet partilerinin bu yaklaşıma güven duyduğunu söylemek güç. CHP TBMM Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Erdoğan’ın “cerbezeli sözlerine rağmen yeni Anayasa taslağının hiçbir hazırlık aşamasında toplumun tüm kesimlerini dikkate almadığını” söyledi.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Günaydın, “Üç hafta sonra Meclis açılacak. Meclis dışında bir siyaset dönüyor. Meclis açılmasıyla iki önemli başlık; İsveç’in NATO’ya üyeliğinin onayı ve yeni Anayasa konusu parlamentoya gelecek. İkisinin seyrinde Meclis’in bugünkü oluşumunUN büyük etkisi olacak. CHP listelerinden seçilen Deva, Saadet, Gelecek ve Demokrat Partilerinin tavırları belirleyici olacak. İktidar bloku dışında kalan partiler birlikte davranırsa Cumhur İttifakı’nın referanduma dahi götürmesi mümkün değil. İktidarda 20. yılını doldurmuş bir partinin kapsamlı özgürlükçü, katılımcı bir Anayasa paketi getirmesi inandırıcı değil. Anayasalar toplumsal uzlaşı metinleridir. Parti mutfağında değil toplumu temsil edilen sınıflar ve kurumların temsilcileri ile birlikte hazırlanmalıdır. Bu ortak metnin oluşması zaman alır, yangından mal kaçırır hazırlanmaz” dedi.

“Millet İttifakı olarak biraraya gelerek bu tuzağa düşmeme ustalığını göstermeliyiz”

Gökhan Günaydın’a göre, iktidarın yeni Anayasa konusunu yeniden toplumun gündemine taşımasının ardında siyasi hesaplar bulunuyor.

“Meclis açıldıktan sonra yerel seçimlere altı ay kalmış olacak. Bu süre zarfında kapsamlı bir Anayasa değişikliğinin yapılması mümkün değil. AKP’nin yapmak istediği başörtüsü üzerinden yeni bir siyasi hamle. CHP listelerinden parlamentoya giren milletvekillerine etki etmeye çalışacak. Evet nasıl bir taslak getireceklerini bilmiyoruz ama AKP’nin demokratikleşmeye ilişkin iyi niyetli adım atacağına dair bir inanç sahibi değiliz. Millet İttifakı olarak biraraya gelerek bu tuzağa düşmeme ustalığını göstermeliyiz. Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğüne aklı başında kimse karşı çıkmaz. Kaldı ki şu bir başörtüsü sorunu yoktur. Yapılan şey dini sembolleri siyasete alet etmekten başka bir şey değil.”

Yeneroğlu: “Biz kanun devleti dahi değiliz, Cumhurbaşkanı’nın doğrudan yargıya talimat verdiği oldu”

Geçen dönem Adalet ve Kalkınma Partisi’nden siyaset yaptıktan sonra DEVA Parti’nden İstanbul milletvekili olan Mustafa Yeneroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni Anayasa önerisini konjonktürel buluyor.

VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Yeneroğlu, “Keşke ciddiye alabilsek fakat ciddiye alınabilecek hiçbir tarafı olmadığını düşünüyorum. Ya gerçeklikten kopuk ya da Türk milletiyle alay ediyorlar. Cumhurbaşkanı mevcut Anayasa’ya uymazken daha sivil ve özgürlükçü Anayasa’yı nasıl yapacakmış? Cumhurbaşkanı anayasal düzene göre yönetmiyor. Özellikle Türkiye’yi getirdiği nokta önemli. Anayasal devlet ile birlikte Anayasa ve devlet hüviyetini de kaybettik. Biz kanun devleti dahi değiliz, Cumhurbaşkanı’nın doğrudan yargıya talimat verdiği oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını görmeyin dediğini duyuyor ve okuyoruz. Fikir özgürlüğü dipte. Anayasa Mahkemesi ‘hak ihlali’ kararına rağmen mesela Cumartesi Anneleri’ne müdahale ediliyor. Demokrasi kültürünü ezen, insanların temel haklarını yok sayan anlayışın ‘özgürlükçü ve sivil’ Anayasa çabasının büyük bir hüsranla sonuçlanacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Hilmi Hacaloğlu