ABD İnsan Ticareti Raporu’nda 6 Şubat depremi ve Türkiye

ABD Dışişleri Bakanlığı, 2023 İnsan Ticareti Raporu’nu açıkladı. Raporun Türkiye bölümünde, 6 Şubat Kahramanmaraş depremi nedeniyle mülteciler, çocuklar ve LGBTQI+ bireyler dahil ülke içinde evinden olmuş yaklaşık üç milyon kişinin insan ticaretine karşı savunmasız olduğuna dikkat çekildi

ABD İnsan Ticareti Raporu’nda 6 Şubat depremi ve Türkiye

ABD Dışişleri Bakanlığı, yıllık İnsan Ticareti Raporu'nu açıkladı. Bu suçu ele alması ve mağdurları koruması umuduyla İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Yasası tarafından zorunlu kılınan raporda ABD dahil 188 ülke ve bölge mercek altına alındı.

95 sayfalık raporun büyük bir kısmı insan ticaretinin nasıl ele alınacağına ve nasıl önleneceğine dair tavsiyelere odaklandı.

Raporda Türkiye’nin insan ticaretinin ortadan kaldırılmasına yönelik asgari standartları tam olarak karşılamamakla birlikte, bu yönde önemli çabalar sarf ettiği belirtildi.

COVID-19 salgınının insan ticaretiyle mücadele kapasitesi üzerindeki etkisini göz önünde bulunduran ABD Dışişleri Bakanlığı, hükümetin bir önceki rapor dönemine kıyasla genel olarak artan çabaları nedeniyle, Türkiye’yi 2012 yılından beri bulunduğu “ikinci kategori” ülkeler arasında tutmayı sürdürdü.

Türkiye'deki insan ticareti mağdurlarının ağırlıklı olarak Orta ve Güney Asya, Doğu Avrupa, Azerbaycan ve Suriye'den geldiği belirtilen raporda, “2023'te tespit edilen 345 mağdurun çoğu Suriyeli’yken (108), onları Özbek (57), Afgan (33) ve Kırgızlar (15) takip etmiştir” denildi.

Raporda, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi nedeniyle mülteciler, çocuklar ve LGBTQI+ bireyler dahil ülke içinde evinden olmuş yaklaşık üç milyon kişinin insan ticaretine karşı savunmasız olduğuna dikkat çekilerek, “Türkiye, insan ticareti ve istismara karşı son derece savunmasız olan büyük bir mülteci nüfusuna evsahipliği yapmaya devam etmektedir” ifadesi kullanıldı.

İLGİLİ HABERLER

BM: "Türkiye 3 milyon 600 bin mülteciye ev sahipliği yapıyor"

Suç şebekelerinin Suriyeli kadınları ve kız çocuklarını seks ticaretine zorladığı ve baskı altında tuttuğu belirtilen raporda, “STK'lar, mülteci kampı görevlileri ve gönüllülerinin suç şebekeleriyle işbirliği yaparak sahte iş teklifleriyle kız çocuklarını seks ticaretine dahil ettiği vakaları rapor ediyor. Suriyeli erkek çocuklar da mülteci kamplarında tecavüz ve cinsel istismar iddialarıyla seks ticaretine karşı savunmasız kaldı. Özellikle yoksul ve kırsal bölgelerde, 12 yaşından küçük Suriyeli kız çocukları, resmi olmayan dini törenlerle yetişkinlerle evlendirilebilmekte ve akabinde ev hizmetçiliği ve seks ticaretine karşı savunmasız bırakılmaktadırlar” denildi.

Geçen yılın raporunda olduğu gibi bu yıl da, insan tacirlerinin bazı Gürcü erkek ve kadınları zorla çalıştırdıkları, bazı Türk erkeklerinin de İsrail ve Moldova'da zorla çalıştırıldıklarına dair haberler rapora girdi. Roman çocukların sık sık büyük şehirlerde, çöp toplayıcı, sokak çalgıcısı ve dilenci olarak çalıştırıldıkları, bu yıl da raporda yer aldı.

İnsan hakları gruplarının, ticari cinsel istismar ve seks ticareti gibi konuların LGBTQI+ topluluğu içinde sorun olmaya devam ettiğini bildirdikleri belirtilen raporda, bu bireylerin hem yetkililer hem de toplum içinde ayrımcılık ve düşmanlıkla karşılaştıklarına dikkat çekildi.

İnsan tacirlerinin, sosyal medya, arkadaşlık siteleri ve iş arama platformları gibi çevrimiçi yollardan mağdurları işe almaya giderek daha fazla odaklandığı belirtilen raporda, tarım işçilerinin sorunlarına bu yıl da yer verildi.

Raporda, “Özellikle de fındık çiftçileri, düşük ücret, ücret kesintisi, uzun çalışma saatleri ve tehlikeli çalışma koşulları ile zorla çalıştırılmaya karşı savunmasızdı ve zaman zaman aracılar çiftçileri hasat arasında borçlandırarak, sözleşmeli köleliğe zorluyordu’’ denildi.

Çocuk asker konusunda eski raporlara atıf

Raporda PKK’nın faaliyetlerine, “ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK, çocukları silah altına almış ve zorla kaçırmıştır’’ cümlesiyle yer verildi; Suriye'de devlet dışı silahlı gruplar tarafından alıkonulan bazı kadınların muhtemelen Türkiye'ye nakledildiği ve istismar edildiği de bildirildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın çalışmasında, “Önceki yıllarda, insan hakları grupları ve uluslararası kuruluşların raporları, hükümetin Suriye'de çocuk askerleri silah altına alan Türkiye destekli bir silahlı muhalif gruba operasyonel, ekipman ve mali destek sağladığını göstermektedir” denildi.

Bakanlık 2021 yılında Türkiye’yi ABD’de Çocuk Askerlerin Önlenmesi Yasası (CSPA) listesine almış ve gerekçe olarak Ankara’nın Suriye'de devlet dışı silahlı grup olan Sultan Murat tümenine operasyonel ekipman desteği ve maddi destek vermiş olmasını göstererek, bu silahlı grubun çocuk asker istihdam ettiği ve kullandığını öne sürmüştü.

Geçen yılın insan ticareti raporunda Türkiye'nin çocuk asker kullanımına karışan ülkeler listesinden çıkartıldığı görülmüştü.

Bu yılki raporda ise 2023 Çocuk Askerleri Önleme Yasası listesinin henüz tamamlanmadığı kaydedildi; “Bu bölüm mümkün olan en kısa sürede güncellenecektir” denildi.

Çocuk işçi ve kayıt dışı istihdam sorunu

Raporda kaynakların ve denetimlerin, çocuk işçi çalıştırılmasına veya kayıt dışı çalışmaya karşı yasakları etkili bir şekilde izlemek ve uygulamak için yetersiz kaldığı kaydedildi.

Raporda, “Müfettişler genellikle 50 veya daha az işçi çalıştıran özel tarım işletmelerini şikayet olmadığı sürece ziyaret etmemekte, bu da işletmelerin zorla çalıştırmaya karşı savunmasız kalmasına neden olmaktadır” denildi.

Raporda özellikle Suriyeliler ve mültecilere, çalışmak istedikleri ilde en az altı aydır kayıtlı olmaları koşuluyla istihdam hakkı tanındığı ancak, işverenin prosedürü külfetli ve maliyetli görerek bu yolu kullanmadığına dikkat çekildi; “Sonuç olarak, şartlı mültecilerin ve geçici koruma altındakilerin büyük çoğunluğu yasal istihdam seçeneklerinden yoksun kaldı ve insan ticareti dahil sömürüye karşı savunmasız kaldı” denildi.

İnsan ticaretini önleme çabalarında artış

Hükümetin insan ticaretini önleme çabalarını az da olsa arttırdığı belirtilen raporda, bu çabalar arasında daha fazla insan ticareti vakasının soruşturulması, daha fazla sanığın yargılanması ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı'nın mağdurlara hizmet sağlayanlar arasında koordinasyonu arttırmak amacıyla, mağdurların korunmasına ilişkin bir çalışma grubu oluşturması sayıldı.

Göç İdaresi Başkanlığı’na bağlı İnsan Ticaretiyle Mücadele Koordinasyon Kurulu’nun kurumlar arası insan ticaretiyle mücadele çabalarını koordine ettiği raporda yer aldı; ancak 6 Şubat 2023'teki deprem nedeniyle yıllık toplantısını iptal ettiği de kaydedildi.

Raporda, “Hükümet, uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde, belediyeleri ve yerel toplulukları hedefleyen farkındalık kampanyaları düzenlemiştir. Göç İdaresi Başkanlığı ve diğer devlet kurumları, halk, kırsal bölgeler ve öğrenciler için farkındalık kampanyaları düzenlemiştir’’ denildi.

Ancak 2009'dan beri yürürlükte olan Ulusal Eylem Planı’nı güncellemediği de hatırlatıldı.

“İnsan ticaretiyle mücadele il koordinasyon kurulları en az bir kez toplanmış ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) insan ticaretiyle mücadele ulusal raportörlüğü görevini sürdürmüş, bir çalışma grubu kurmuş ve ilk yıllık raporunu yayımlamıştır” denilen raporda, hükümetin bazı kilit alanlarda asgari standartları karşılayamadığına dikkat çekildi.

Rapora göre hükümet daha az sayıda insan tacirini mahkum etti ve mahkemeler insan ticareti suçundan yargılanan sanıkların çoğunu beraat ettirmeyi sürdürdü. Savcılar, insan ticareti davalarını genellikle, insan ticaretini soruşturmak için gerekli özel beceri ve bilgiye sahip olmayan polis birimlerine havale etti.

Hükümetin mağdur koruma çabalarında yerel sivil toplum kuruluşlarını dışlamaya devam ettiğini kaydeden rapor, “Güvenlik güçleri zaman zaman insan ticaretini daha az cezayı gerektiren daha hafif suçlar, özellikle de seks ticareti (cinsel istismar amaçlı insan ticareti) yerine ‘fuhuşa teşvik’ kapsamında soruşturdu” ifadelerine yer verdi.

Hükümetin tüm mağdurları barındırma ve mağdurlara özel destek sağlama kapasitesinden hala yoksun olduğunu belirten ABD Dışişleri Bakanlığı, transseksüel mağdurların barındırılmadığına ve mağdurlara yönelik ayni yardım fonlarının azaltıldığına dikkat çekti.

Soruşturmalar ve kovuşturmalar arttı, mahkumiyet azaldı

Rapora göre kolluk kuvvetleri 2022’de 689 şüphelinin bulunduğu 468 yeni vakayı soruşturdu. Bu, 2021'de 591 şüphelinin bulunduğu 408 yeni vakaya kıyasla daha fazla. Kolluk kuvvetleri önceki yıllardan süregelen 544 şüpheli ile 208 vakayı da hala soruşturuyor.

Başsavcılıklar da 2021'de 238 sanıklı 78 yeni davaya kıyasla 315 sanıklı 120 yeni davayı kovuşturdu; önceki yıllardan kalan 1702 sanıklı 311 davayı kovuşturmayı da sürdürdü.

Ancak mahkemeler 47 insan tacirini mahkum etti. ABD’nin raporuna göre bu sayı 2021'de 72 idi. Hakimler, mahkum edilen 47 insan tacirinin tamamını hapis cezasına çarptırırken, biri hariç tüm insan tacirlerine ek para cezası verdi. Hükümet cezaların süresini bildirmedi.

Mahkemeler insan ticareti suçundan yargılanan şüphelilerin çoğunu beraat ettirmeyi de rapora göre sürdürdü. Mahkemeler 2022'de yargılanan 328 sanıktan 256'sı, 2021'de 339 sanıktan 267'si ve 2020'de 214 sanıktan 177'si hakkında beraat kararı verdi.

Hükümet, insan ticareti suçlarına karışan kamu çalışanları hakkında herhangi bir soruşturma, kovuşturma veya mahkumiyet kararı ise bildirmedi.

“Yargı yetkilileri, mağdurlar ve tanıklar mahkeme işlemlerine nadiren katıldığından, delil yetersizliği, özellikle de ifade eksikliği nedeniyle davaları düşürmüş ve/veya daha hafif suçlar olarak yeniden sınıflandırmış ya da sanıkları beraat ettirmiştir” denilen raporda, hükümetin uluslararası işbirliği veya suçluların iadesi konusunda bilgi vermediği de kaydedildi.

Raporda Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Daire Başkanlığı'nın (DMSBG), kayıt dışı işletmeler üzerinde iş müfettişleri ile yapılan ortak teftişlerin sayısını bu yıl açıklamadığı kaydedildi. Geçen yıl ortak teftiş sayısı 664 olarak bildirilmişti.

Rapora göre uluslararası kuruluşlar, Türkiye’de inceleme prosedürlerine ilişkin farkındalığın ve uygulamanın son yıllarda arttığını bildirdi; ancak kolluk kuvvetleri ve diğer ilk müdahale ekiplerinin mağdurların incelemesini tutarlı bir şekilde yapamadı veya onları tespit edemedi.

Raporda buna örnek olarak, kolluk kuvvetlerinin seks ticareti ve "fuhuşa teşvik" unsurlarını etkili bir şekilde ayırt edememesi gösterildi. Ayrıca özellikle zorla çalıştırılanlar ile Türk vatandaşları, çocuklar ve LGBTQI+ bireyler arasında insan ticareti mağdurları konusunda ilk müdahale ekiplerinin kapasitelerinin sınırlı olduğu ve tespit çabalarının yetersiz kaldığına raporda yer verildi.

Raporda, “Hükümet, son derece hassas durumdaki mülteci ve göçmen topluluklarındaki mağdurları etkin şekilde tespit etmedi. Medya ve sivil toplumdan gelen haberler, yetkililerin insan ticareti göstergelerini taramadan Suriyeliler’i zorla geri gönderdiğini göstermeye devam etti” denildi. Göç İdaresi Başkanlığı’nın, sınır polisi, konsolosluk görevlileri ve diğer bakanlık yetkililerine mağdur tespiti konusunda eğitim verdiği kaydedildi.

Hükümetin, 2022 ve 2021 yıllarında insan ticaretiyle mücadele çalışmaları için tahsis edilen toplam tutarı bildirmediği ve yerel STK'lara fon sağlamadığı da rapora girdi.

Göç İdaresi Başkanlığı’nın insan ticareti mağdurları için Kırıkkale, Ankara ve Aydın’da üç özel sığınma evi işlettiği belirtilen raporda, “Ancak sığınma evleri transseksüel mağdurların barınmasına izin vermemiştir. Gözlemciler ayrıca, tüm mağdurları barındırma ve onlara özel destek sağlama kapasitesinin eksikliğini bildirmeye devam etmiştir” denildi.

Türkiye’ye tavsiyeler

ABD’nin 2023 raporunda Türkiye’ye insan ticareti ile mücadele tavsiyeleri de yer aldı.

Bu tavsiyeler arasındaki maddelerden bazıları şöyle:

  • Müfettişlere, savcılara ve hakimlere insan ticareti soruşturmaları ve kovuşturmaları konusunda ileri eğitimler ve insan ticareti davalarına mağdur merkezli yaklaşımlar konusunda verilen eğitimlerin genişletilmesi ve kurumsallaştırılması,
  • İnsan ticareti vakalarının eğitimli savcılar ve soruşturmacılar tarafından ele alınmasını sağlamak için özel bir savcılık birimi gibi prosedürler veya yapılar oluşturulması,
  • Trans mağdurlar dahil tüm mağdurlar için barınma ve psikososyal destek gibi uzmanlaşmış hizmetlerin arttırılması ve güçlendirilmesi,
  • Mülteciler ve sığınmacılar, LGBTQI+ bireyler, sınırdışı edilmeyi bekleyen göçmenler, fuhuş yapan Türk ve yabancı kadınlarla çocuklar, sokaklarda dilenen ve tarım-sanayi sektörlerinde çalışan çocuklar gibi hassas nüfuslar arasında etkin mağdur tespit çalışmalarının arttırılması,
  • Koordinasyon organlarının toplanması ve güncellenmiş bir ulusal eylem planının kabul edilmesi,
  • İşletmeleri ve işyerlerini zorla çalıştırmaya karşı tam olarak denetlemek ve izlemek için iş müfettişliği kaynaklarının arttırılması

Raporun açıklandığı toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "ABD insan ticaretiyle mücadele etmeye kararlı çünkü bu suç, insan hakları ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı ve her insanın kendi yaşamı ve eylemleri üzerinde özerkliğe sahip olma evrensel hakkını ihlal etmekte. Bugün dünya genelinde 27 milyondan fazla insan bu haktan mahrum bırakılmakta. İnsan ticareti toplumlarımıza zarar vermekte, hukukun üstünlüğünü zayıflatmakta, tedarik zincirlerini yozlaştırmakta, işçileri sömürmekte ve şiddete yol açmakta. Geleneksel olarak ötekileştirilen grupları, kadınları, LGBTQI+ bireyleri, engellileri, etnik ve dini azınlıkları orantısız bir şekilde etkilemekte’’ dedi.

Ancak rapora göre 2022’de bu 27 milyon mağdurun sadece 115 bin 300 kadarı tespit edilebildi.

Dilge Timoçin