Charité’de Cinsiyet Ayrımı Tartışması

Charité’de Cinsiyet Ayrımı Tartışması: Alman Medyasında Geniş Yankı

Charité’de Cinsiyet Ayrımı Tartışması

Berlin’deki prestijli üniversite hastanesi Charité, Müslüman bir öğrenci grubunun etkinliğinde kadın ve erkeklerin ayrı oturtulmasına izin verilmesi üzerine kamuoyunda ve Alman medyasında sert eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Konuya dair çıkan haberlerde üniversite özerkliği, dini özgürlükler ve toplumsal eşitlik ilkeleri arasındaki gerilim öne çıktı.

Olayın Geçmişi: “Gönüllü Ayrım” mı, “Ayrımcılık” mı?

Olay, Charité’de faaliyet gösteren Müslüman öğrenci topluluğu “Medislam Collective”in düzenlediği bir seminerle başladı. Etkinlikte kadın ve erkek katılımcılar için ayrı oturma düzeni sunulmuş, kadınlar için perdeyle ayrılmış bir alan oluşturulmuştu. Grup bu uygulamayı “katılımcıların dini hassasiyetlerine saygı” gerekçesiyle savundu. Ancak söz konusu uygulamanın sosyal medyada yayılması üzerine Charité yönetimi hakkında soruşturma başlatmak zorunda kaldı.

Almanya Medyasından Tepkiler

Tagesspiegel

Berlin merkezli gazete, olayı kamuoyuna detaylarıyla taşıdı. Yaklaşık 400 kişinin desteklediği bir dilekçe ile Charité yönetiminin eleştirildiği ve üniversite yönetiminin ayrımcılığı önlemede yetersiz kaldığı vurgulandı. Haberde, üniversite iç hukukunun ihlal edildiği iddialarına da yer verildi.

WELT

Welt gazetesi, haberi “Skandal” başlığıyla duyurdu. Üniversite kampüslerinde bu tür uygulamaların “modern ve eşitlikçi değerlerle çeliştiğini” vurguladı. Charité’nin kararının “geç kalmış ama doğru” olduğu ifade edildi.

Stern

Stern dergisi, olayı “toplumsal hassasiyetlerle üniversite değerlerinin çatışması” olarak tanımladı. Haberde, etkinliğin gönüllü olduğu iddiasının Charité yönetimini sorumluluktan muaf tutamayacağı belirtildi.

T-Online / dpa

Almanya’nın en büyük haber portallarından T-Online, etkinliğin ardından üniversitenin öğrenci grubunun mekân kullanımına son verdiğini aktardı. Deutsche Presse-Agentur (dpa) kaynaklı haberde, “ayrımcılığa sıfır tolerans” vurgusu öne çıktı.

Telepolis

Eleştirel yorumlarıyla bilinen Telepolis, olayın ilk olarak “Apollo News” adlı muhafazakâr medya organında duyurulduğunu hatırlatarak, ardından Kiel Üniversitesi’nde yaşanan benzer bir vakaya dikkat çekti. Medislam Collective’in “dışlayıcı ve ayrımcı bir söylemin hedefi” hâline getirildiği iddialarına da yer verdi.

Üniversitenin Açıklaması: “Yasalarla Uyumlu Değil”

Charité sözcülüğü tarafından yapılan açıklamada, söz konusu etkinlikteki oturma düzeninden haberdar olunmadığı, ancak bundan sonra üniversite mekânlarının ayrımcı uygulamalara kapalı olacağı duyuruldu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Charité, herkes için eşit, ayrımcılıktan uzak bir öğrenme ve araştırma ortamı sağlama ilkesine bağlıdır. Bundan sonra mekân tahsisinde bu ilkeler gözetilecektir.”

Öğrenci Grubu Ne Dedi?

Medislam Collective, Charité’nin kararını “haksız ve baskıcı” olarak nitelendirdi. Grup, 1300’ü aşkın kişinin imzaladığı karşı bir dilekçe ile uygulamanın ayrımcılık değil, dini özgürlük çerçevesinde değerlendirildiğini savundu. Grup ayrıca kamuoyundaki yansımanın İslamofobik bir yön taşıdığını belirtti.

Geniş Tartışma: Laiklik, Dini Özgürlük ve Toplumsal Eşitlik

Olay, Almanya’da kamu üniversitelerinde dini hassasiyetler ile anayasal eşitlik ilkeleri arasındaki sınırın nerede çizilmesi gerektiği sorusunu yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlar, gönüllü dahi olsa cinsiyet temelli ayrımın kamu kurumlarında kabul edilemeyeceğini savunurken, bazı hukukçular dini toplulukların kültürel pratiklerine alan tanınması gerektiğini belirtiyor.

Charité’deki “cinsiyet ayrımı” krizi, Almanya’da üniversitelerdeki özgürlük sınırlarını, dini uygulamaların kamusal alanlardaki yansımalarını ve ayrımcılıkla mücadelede kurumların rolünü yeniden tartışmaya açtı. Gelişen süreç, sadece bir öğrenci etkinliğiyle sınırlı kalmayıp, ülke genelinde din, özgürlük ve eşitlik kavramlarının sınandığı daha büyük bir toplumsal meseleye dönüştü.