15 Temmuz Anma Programında Neden Akredite Edilmedim?
15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden sekiz yıl geçti. Bu süre zarfında, FETÖ’ye karşı verdiğim mücadele ve gazetecilik faaliyetlerimle bu örgütün gerçek yüzünü ifşa etmeye çalıştım. Ancak, bu yılki anma programına akredite edilmemiş olmam, çeşitli soruları ve endişeleri(!) beraberinde getiriyor.
FETÖ’ye karşı mücadelem 2004 yılında başlamıştı. O dönemde, bu “cemaatin” 7. Abant Toplantıları’ndaki ilişkilerini ifşa ederek ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğunu belirtmiştim. Doğu Perinçek’in dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunduğu rapor da, Başbakan Necmettin Erbakan’a iletilmiş ve MİT tarafından bu “cemaat” hakkında hükümet bilgilendirilmişti. Bu konuya ne kadar erken vakıf olsam da, FETÖ’nün tehlikelerini birçok kişi çok daha sonra fark etti.
İlgili Haber
Berlin Büyükelçiliğinde, 15 Temmuz Darbeye Karşı Basın Bildirisi Açıklaması .
Gazetecilik Faaliyetlerim ve Berlin
2010 yılından itibaren Almanya’da gazetecilik faaliyetlerine başladım ve 2015 yılından bu yana medya.berlin genel yayın yönetmeni olarak görev yapmaktayım. Berlin Büyükelçiliği’ne gazetecilik faaliyetlerim çerçevesinde 2014 ve 2015 yıllarında, dönemin müsteşarı Hidayet Çilkopan tarafından izahat verilmek üzere iki kez çağrıldım. Ayrıca, 2016 yılında maslahatgüzar Ufuk Gezer tarafından iki kez özel olarak davet edildim. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Berlin’de ulusal ve yerel gazetecileri bir araya getirerek darbeye karşı bir basın bildirisi kaleme aldım. Bu bildiriyi TRT’nin canlı yayınında Julide Ayık okudu.
İlgili Haber
Medya.Berlin Genel Yayın Yönetmeni Mitingi Yerinde Takip Etti.
FETÖ karşıtı mücadele konularında, Türk ulusal kanallarında (Kanal a, Kanal 5, Bengütürk ve Cadde TV) Almanya perspektifinden değerlendirmeler yaptım. Berlin’de Yeni Kapı demokrasi mitingine katılan tek Türk gazeteci olarak o günü kayıt altına aldım. Ayrıca, Almanya’da Almanca “Der Aufstand” (Darbe Kalkışması) adlı tek belgeseli hazırladım ve bu belgesel büyük ilgi gördü. Dönemin Başbakanlık İletişim Başkanlığı tarafından teşekkür plaketi alan birkaç gazeteciden biri oldum.
İlgili Haber
15 Temmuz Darbe Girişimi Alman medyası ve Türk Vatandaşların düşüncüleri(Almanca Belgesel) yapımı
medya.berlin genel yönetmeni Mustafa Ekşi tarafından 2019 yılında kamuyla paylaşıldı.
Neden Akredite Edilmedim?
Şimdi asıl soruya geliyoruz: 15 Temmuz anma programına neden akredite edilmedim? Bu sorunun cevabını bulmak için birkaç olasılığı değerlendirmek gerekiyor:
1. Hasan Kocabıyık'ın Tasarrufu mu?
- Göreve geldiğinden bu yana Türk basını ile ilişkileri zayıf olan Basın Müşaviri Hasan Kocabıyık'ın bu kararın arkasında olup olmadığını merak ediyorum. Bu tür önemli etkinliklerde akreditasyon süreçleri genellikle bürokratik ve diplomatik ilişkiler çerçevesinde şekillenir.
- Hasan Kocabıyık'a Sorular:
1. 15 Temmuz gibi önemli bir gün için neden akredite edilmedim?
2. Akreditasyon sürecinde benimle ilgili bir olumsuzluk veya eksiklik mi tespit edildi?
3. Basın mensupları arasında bu tür kararların alınmasında hangi kriterler göz önünde bulunduruluyor?
4. FETÖ karşıtı mücadele ve gazetecilik faaliyetlerim neden göz ardı edildi?
5. Bu tür yanlış uygulamaların yurt dışındaki Türk medyasına zarar vereceğinin farkında mısınız?
2. Büyükelçi Ahmet Başar Şen'in Tasarrufu mu?
- Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen’in bu kararda rolü olup olmadığını sorgulamak önemli. Büyükelçilerin, bulundukları ülkelerdeki Türk toplumuyla ilişkileri ve etkinliklerdeki rolleri büyük önem taşır.
- Büyükelçi Ahmet Başar Şen'e Sorular:
1. Akreditasyon sürecinde şahsımın dışlanmasının gerekçesi nedir?
2. Gazetecilik faaliyetlerim ve FETÖ karşıtı mücadelem neden dikkate alınmadı?
3. 15 Temmuz anma programında yer almamın ne gibi bir sakıncası olabilir?
4. Bu tür kararların yurt dışındaki Türk medyasına vereceği zararın farkında mısınız?
5. Bu kararın arkasındaki sorumluluklarını Türk devletine karşı nasıl açıklıyorsunuz?
Ek Sorular
Bu değerlendirmeler ışığında, cevaplanması gereken bazı ek sorular da ortaya çıkıyor:
1. Bu kararın arkasındaki temel nedenler nelerdir?
2. Akreditasyon sürecinde herhangi bir haksızlık veya bürokratik hata söz konusu mu?
3. Diğer gazetecilerin ve basın mensuplarının bu tür etkinliklere katılım süreçlerinde yaşadığı benzer sorunlar var mı?
4. Akreditasyon sürecinde şeffaflık ve adalet nasıl sağlanabilir?
Bu soruların yanıtları, hem benim için hem de benzer durumda olan diğer gazeteciler için büyük önem taşıyor. Türkiye’nin demokrasi mücadelesinin simgesi olan 15 Temmuz’un anma programlarında yer almak, gazetecilik faaliyetlerimizin değerinin anlaşılması açısından kritik öneme sahiptir.